Babalar ve Çocuklar

Ana-baba-çocuk üçgenindeki sorunlar da çözümleri de ana baba üçgeninde anlamlanır. Hiç kimse iyi bir baba olarak doğmaz. İyi baba olmak çaba gerektirir. Ama bir erkek için duygusal yönden alacağı hiçbir ödül de babalıktan daha doyurucu olamaz. İyi baba olmak; sevgi-deneyim-sabır ve bilgilenme işidir. Babalık, eşinin hamileliği ile başlar ve evladının bağımsız yaşayabileceği ana kadar da devam eder.
 
Babalar öncelikle evlatlarıyla ilgilenmeye annenin hamileliğinden itibaren anneyi mutlu etmek ve destek olmakla başlayabilir. Ailede otoriteyi sağlamak ve annenin çocuğa getirdiği düzeni sürdürmekle devam eder.
 
Babalık misyonu, babanın ilgisi o kadar çok konuda gereklidir ki;
çocuğun toplumla bağ kurmasında ve statü kazanmasında, belki anne ile başlasa da asıl kaynağın baba olduğu güven duygusu oluşumunda, problem çözme becerilerilerinin gelişmesinde, yüksek EQ yani duygusal zeka, empati, anlayış ve bunları kullanarak davranış şekli oluşturmada, olaylar, hadiseler ve hayat karşısında cesaretli olabilmede, gelişmiş iletişim yeteneği ve sosyalleşme becerisinde, sevgi ile birlikte olan disiplin temininde, çocukların daha az davranış bozukluklarının olmasındaki etkileri sayılabilecek gereklilik ve faydalardan sadece bazılarıdır.
 
İlk çocukluk döneminden başlayarak, kız çocukların anneye, erkek çocukların da babaya hayranlığından kaynaklanan taklit ve kendini onunla özdeşleştirme dönemi vardır. Bu dönemde güçlü bir baba, çocuk için güven demektir. Ve babadan güç alır. Babası ile yakın ve kaliteli ilişkisi olan çocukların okul ve zihinsel gelişimleri olumludur. Baba aynı zamanda çocuğun kişisel gelişiminde de önemli bir modeldir.
 
Acaba biz babayı biraz, sadece korku ve saygı objesi, biraz evin polisi, engelleyici ve cezalandırıcı bir güç olarak mı görüyoruz ve gösteriyoruz? Acaba biz babayı bazen de biraz feminenleştiriyor muyuz? İşten yorgun gelen erkek modeline karşı hiç yorulmaması gereken kadınlar, hayatın yükünün getirdiği stresin faturasını çocuklarına mı ödeten ebeveynler haline mi geliyoruz? Ve erkekleri de yetiştiren annelerin babaların kalitesi, düşünce oluşan, kısır döngü haline gelen problemler bizim aile hayatımıza mı yansıyor ?
 
En değerli şeyi olan çocuğunu kadına emanet eden erkek cüzdanını emanet etmiyorsa, çocuk mu cüzdan mı daha değerli diye düşünüveriyor insan. Elbette çocuklarımız değerli diyorsak onların eğitiminde baba rolünü yadsıyıp, yük görüp, sorumluluklarımızdan kaçamayız.
 
Baba-çocuk yakınlığı çocukla geçirilen süreye bu da babanın evlilik ve eşi ile ilgili tatminine bağlı olarak değişiyor. Çalışmalarda sıcak ve güvenli bir evlilik ilişkisi olan babaların, bebeklerinin ilk üç aylık hallerinde bile daha olumlu yaklaştığı görülmüş. Aynı durum yani eş ve evlilik tatmini, annenin çocukla yakınlığı ve bağlanmasında da son derece önemli.
 
Bu bilgiler de göz önüne alınınca, yeni çocuk sahibi olan çiftlere büyüklerin moral desteğinin ve ailenin kısır çatışmalardan, eşlerin birbirine muhabbetlerini azaltacak konu ve söylemlerden uzak tutulmalarının, gıybet ve laf taşımanın ve bazen arkadan uyarmanın, bebeklikten itibaren çocukların ciddi vebaline girmek demek olduğunu hatırdan çıkarmamak lazım.
 
Kişiliği oturmuş dengeli, mutlu, başarılı, dünyayı da ahireti de hedeflerinin içinden çıkarmayan bir nesil yetiştirmek için annelerle birlikte, babaları, anneanne, babaanne ve dedeleri de eğitimin kapsamına almamız lazım.
 
İlk emri ‘OKU’ olan bir dinin, ‘Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.’ diyen bir peygamberin ümmetinin okumaktan, kendilerini geliştirmekten bir an olsun dur olmadan öğrendiklerini hayata geçirip, güzel nesillerin yetişmesine gayret etmeleri duası ile VESSELAM.
 
‘Bir babanın çocuklarına verebileceği en büyük ve güzel hediye annelerini sevdiğini göstermektir.’
 
‘Çocuklarınızı devriniz için değil, onların devirleri için yetiştiriniz.’ Hz Ali r.a.
 
Uzman Dr. Figen Es
 
 

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın