İç Dış Mutluluk Servisi

Merhaba dostlar yeni bir yazıda daha birlikteyiz. Bu haftaki yazımda yine direk danışanımla yaşadığım bir öyküden örnek vererek başlamak ve devam etmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde çok sevgili danışanım bir heyecanla beni aradı ve buluştuk büyük bir telaşla bana sevgilisinden ayrıldığını söyledi. Nedenini sorduğumda ise bana “Beni mutlu etmiyordu” diyerek, düz bir cevap verdi. Bu cevaba çok ama çok şaşırdım. Bizim gibi yaratılış amacı iyi kul olabilmek olan sevgilisi bizim kızımızı mutlu etmiyordu, bu işte bir terslik vardı.

Bir an için durdum ve düşündüm beni mutlu etmiyordu ne demek diye? Yani , “Ben kendi başıma mutlu olmayı beceremiyorum, gelen her kimse tüm amacı beni mutlu etmek olsun! O beni mutlu etsin” demek mi? Sanırım bizim gözden kaçırdığımız minnacık bir detay var hiçbir ilişkide karşımızda ki kimsenin bizi mutlu etmek gibi bir görevi yok. Eğer öyle bir görevi var ise bu durum şöyle olmaz mı? Birisinin hep verdiği, diğerinin hep aldığı bir ilişki olur ve zaten bu ilişkinin de pek uzun soluklu olması beklenemez. İlişki karşılıklı alış veriştir, hiç kimsenin veya hiçbir şeyin sadece bizi mutlu etmek gibi bir görevi yok ki, hatta öyle bir mümkünlükte yok. Ancak diyelim ki mümkün, o zaman da bakın neler oluyor:

Bu hayata sadece bizi mutlu etmek için gelmiş olan kişi bizi mutlu etmek için elinden geleni yapar ve bir süre sonra doğal olarak yorulur ve tükenir. Kendisi tükenince artık veremediği için ilişki de biter çünkü o kişinin tek derdi bizi mutlu etmek olsa dahi nihayetinde bir ilişki olma kuralıdır karşılıklı alış veriş, tek taraflı ilişki o kişiyi tüketir bizi de hiç ama hiç tatmin etmez. O zaman her ilişkide tükettiğimiz kişiyi şöyle mi adlandıracağız “Bu gitsin sıradaki gelsin bakalım ” mi diyeceğiz?

İnanın endişe etmeniz gereken durum esasen şu eğer ki karşınızdaki kişi sizi mutlu ediyorsa, “size iyi geliyorsa” bu bir şeyler ters gidiyor demek. Ne saçma dimi, ben oturayım biri beni mutlu etsin, işim beni mutlu etsin… Ama işte iş öyle değil dostlar. Mutluluğumuz dışarıya bağlı olacağı için bizi mutlu eden kişiye bağımlı hale gelmemiz kaçınılmaz olur. Düşünsenize o zaman O giderse o mutluluk da gideceği için sürekli bizi terk etmesin diye kendimiz olmaktan vazgeçip tavizler vermeye başlarız… Yani bu özgürlüğümüzü verip mutluluk almaya çalışmak!!! olur, ki bu durum da pek sevimli değil…

Hep ama hep diyoruz ya benzer benzeri çeker, yani eğer ki biz kendi başımıza mutlu olmayı beceremeyen bir bireysek inanın karşımıza çıkan sevgili, dost, arkadaş, yönetici de tıpkı biz gibi olacaktır. O zaman sahne nasıl olacak biliyor musunuz? Sahnede ilişkiyi sürdürmek için iki dilenci var avuçlarını birbirine açıp “lütfen beni mutlu et” diye bekleyecek. Peki, sonunda ne olacak İkisinin de avuçları boş kalacak. Çünkü ikisinde de mutluluk yok ki birbirine verebilsin.”İlişkim olsun mutlu olayım, sevgilim beni mutlu etsin, dostum beni mutlu etsin, işim beni mutlu etsin, eşim beni mutlu etsin” gibi bir kandırmacadan acilen kendimizi kurtarmalıyız.

Çünkü eğer biz  kendi kendinize mutlu olmayı başaramazsak hep birine bağımlı birine bel bağlarsak birinden veya bir şeyden beklersek emin olun  dışarıdaki hiçbir şey bizi mutlu edemeyecektir. Mutluluk içimizde lafı saçmalık gelse de evet eğer içimiz mutlu değilse dışımızıda mutlu edemeyiz.

                                                                   YAŞAM KOÇU AYŞE GÜLER USTA

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

site açmak