Ramazan ayıyla birlikte öğün sayısının azalması ve öğün aralarındaki sürenin uzamasıyla beslenme alışkanlıkları ciddi bir şekilde değişmektedir. İftarın başlamasıyla yenilen ağır yiyecekler pek çok sağlık sorununa sebep olabilir. Uzun süren açlık durumu kişide baş dönmesi, halsizlik, hazımsızlık, şişlik gibi sorunlara neden olur.
Bu dönemde üç öğün olan günlük beslenme düzeni ikiye düşerken, besinlerin de fazla miktarda alınması yiyeceklerin daha çok depolanmasını ve kilo alma riskini arttırmaktadır. Ramazan süresince enerji alımının dengelenmesi için oruç tutulmayan zaman diliminde en az 3 öğünü tamamlamak ve sıvı tüketimini arttırmak büyük önem taşır. İftar ile sahur arasında en az 2-2,5 litre su tüketilmelidir. Meyve ve sebze suları, ayran, az şekerli komposto gibi içeceklerle sıvı alımı arttırılabilir.
İftar ile sahur arasında ara öğünler yapılarak metabolizmanın dengeli bir şekilde çalışması sağlanmalıdır. Aşırı yağlı, şekerli besinler; sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş etler, fazla tuzlu ve baharatlı yemekler, hamur işleri ve kızartmalardan uzak durmak da reflü, mide yanması gibi şikayetleri en aza indirecektir.
Uzun süre aç kalan mideye birden yüklenmemek adına iftara 1 kase çorba ile başlanıp, biraz ara verildikten sonra devam edilebilir. Beyaz ekmek, makarna, pirinç pilavı gibi kan şekerini hızlıca yükselten gıdalar yerine; posa içeriği fazla olan tam tahıllı ekmek, çavdar ekmeği, kepekli pirinç, kepekli makarna, bulgur pilavı gibi besinler tercih edilmelidir. Ağır tatlılar yerine sütlü ya da meyveli tatlılar ara öğün olarak yemekten sonra tercih edilebilir.
Sağlıklı, mutlu Ramazanlar