Üç Kelime Bir Şehir: Ezan, Çan, Hazzan – Antakya

Aile önemlidir. İnsanın en sevdiği duygusunu besler. Kendinizi bir yere ait hissetmek güven verir. Ben de Rumeli’den Antakya’ya göçmüş olan ailemi ziyarete gittiğimde kendimi iyi hissediyorum. Bununla birlikte Hatay da, bana birbirine hiç benzemeyen çocuklarını koruyan, kollayan gerçek bir aile babası gibi geliyor. Bir tanesi kavgadan çok hoşlanan, bir tanesi diğerlerine göre daha dindar, bir tanesi daha dünyaperest çocuklar ne yaparsa yapsın; Hatay göğsünü hepsine siper etmiş. Kimseye de onları yar edecek gibi gözükmüyor gözüme. Besledikçe besliyor. Çocuklar kavga ederler, yüreği ağzına gelir Hatay’ın ama bilir ki binlerce yılın mazisi yatar toprağın altında. Üstünde desen, her dinden her dile edilmiş dualar, üflenmiş bu şehre de çoktan kabul olmuş bile.
 
Reyhanlı, birkaç sene öncesine kadar, dedemin doğduğu evi ve akrabalarımı hatırlatan bir kelimeyken, şimdi gözümü kapattığımda gördüğüm ve unutabileceğimi hiç sanmadığım, bir ayağı yok olmuş insanlarla dolu bir yer halinde. Kalabalık, çok kalabalık. Sadece insan değil düşünce kalabalığı olan bir yer olmuş Reyhanlı. Biraz daha uğraşsanız insanların içlerinden geçirdiği tüm karanlık kuşkularını okuyabileceksiniz. Kimse konuşmasa da çok gürültü var artık orada. Bir dahaki nesil anadilini unutacak ve neden buraya göç ettiklerini anlatırken bir başkasına, hiç kimsenin anlayamayacağını hissederek kısa kesecek lafı. Belki annesini belki babasını, belki de mahalle arkadaşını gömmüş olan bir sürü telaşlı, ama yine de haline şükreden Suriyelilerle dolu artık Reyhanlı.
 

reyhanlı

 
Milattan önce 10.000’li yıllarda kurulan bu güçlü şehre Hatay, merkezine ise Antakya deniyor. Burası, Osmanlı’nın, üç kıtada idare ettiği muhtelif medeniyetlerin adeta bir numunesi; bir tür Kudüs… Hristiyanlığın dört merkezi kilisesinden birine sahip dile kolay… Zamanında Hititler tarafından inşa edilen tümülüsler (10-15 metre civarında, altında ne olduğu bilinmeyen tepeler), şehrin insanıyla aynı hayatı yaşamaya çoktan alışmış bile. Yeni bir otelin inşaatında bulunan dev mozaiği, Antakya Müzesi’nde sergilenenlere katacak kadar sürpriz dolu bir şehir aynı zamanda.
 

antakya

 Saint Pierre Kilisesi, Hrıstiyanlık için oldukça hassas bir yer. Dinlerinin isminin ‘Hrıstiyanlık’ olarak belirlendiği ve yayılmaya başladığı bu kutsal kilise, aynı zamanda dünyanın ilk kilisesi sayılıyor. Antakya’nın hemen içinde olan bu kiliseyle birlikte, Anadolu’nun ilk camii olan Habib-i Neccar Camii ile bu iki kutsal dinin, iki ayrı kutsal mekanı; Hatay mozaiğinin en güzel örnekleri. Yasin suresinde İsa peygamberimize olan imanıyla sınanan Habib-i Neccar’ın muhterem kabirlerini ziyaret etmek de cabası.
 

antakya

 
Ters akan Asi Nehri, ismiyle müsemma dolup taşan kızgın haliyle anlamadığımız bir şeyleri anlatmaya çalışıyor gibi. Sünni Türkler, Yahudiler, Ermeniler, Sünni Araplar, Protestan Araplar, Alevi Araplar (Nusayriler), Süryaniler, Ortodoks Rumlar, Katolikler, Maruni Araplar, Gürcüler… Arka arkaya sayınca, bize kürsüde seslenen siyasilerin cümleleri olmaktan çıkıp, gerçekten birlikte yaşamayı bilen insan portreleri oluyorlar bu şehirde.
 
Helenistik Çağ’dan Roma İmparatorluğu’na, Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar gördüğü tüm tarihler boyunca edindiği farklı damak tatlarına sahip insanlar sayesinde, hepimizin bildiği o muhteşem mutfak da yavaş yavaş şekillenmiş. Bir imparatorluktan geriye kalanları izlediğimiz, gördüğümüz, şahit olduğumuz şu günlerde, Hatay beni beklediğimden çok daha fazla şaşırtıyor.
 
Yolda yürürken bir kilise çanı, ardından bir sinagog hemen yanında bir camii minaresini hâlâ ayakta ve yanyana görmek, biliyorum ki size de iyi gelecek. Bunların hepsinin bir fotoğraf karesinde buluşabileceği tek yer olan Antakya’yı dinlerseniz, ruhunu seveceğinize eminim.
 

antakya

 
 
Gezinin Yemek Notları
 
– Meşhur tepesi Harbiye’de yediğim kahvaltıdaki ceviz reçelleri, zeytin salataları, tuzlu yoğurtlar, İstanbul’da yediğim yemeklerin lezzetini sorgulatıyor. Ekmeğin tadını birkaç günlüğüne unutup, biberli ekmek denen o güzellikle tüm yemeklerinizi şenlendirin.
 
– Oturduğunuz her masada hiç sormadan gelen mezelerden tereyağlı humus, abugannuş, oruk, muhammara (cevizli biber), patlıcan yoğurtlama, bezirgani ile doymayı aklınızdan bile geçirmeyin. Daha sırada kâğıt kebabı, tepsi kebabı, firik pilavı, Arap kebabı ya da kaytaz böreği var.
 
– Misafir olduğumuz ev sahibinin yaptığı künefeyi sıfatlarla anlatmak içinse, Türkçem yeterli gelmiyor. Sizlerin de bu lezzeti, mümkünse size evini açacak Antakyalı bir dostunuzda yemenizi öneriyorum. Zira kendisi açık ara ömrümde yediğim en güzel tatlı değil; en güzel ‘şey’ idi. Önünüzde hazırlanacak olan künefenin tellerinin arasına yerleştirilen o muhteşem peynirin tadını aldığınızda, bu dediğimi hatırlayacağınıza eminim.
 
– Kömbe ve kahke, evinize dönerken rahatça yanınızda götürebileceğiniz ve Hatay mutfağının en önemli sırlarından biri olan baharatlarla mükemmelleşmiş Hatay kurabiyeleri.
 
– Sıcak bir Antakya günündeyseniz, Affan Kahvesi’ne uğrayıp muhallebi, gülsuyu ve dondurma üçlüsünden oluşan çingene pembesi Haytalı’yı yemeyi aman unutmayın!
 
– Kıbbe (içli köfte, oruk) – Antakya mutfağının en meşhuru. Kızartması da var haşlanmışı da. Dışı bulgur, dövülmüş et, baharatlar ve salçadan; içi et, soğan, maydanoz ve baharatlardan oluşuyor.
 
– Tepsi oruğu – içli köftenin aynı iç ve dış malzemeleri ile tepside yapılanı.
 
– Arap kebabı – Küçük küçük doğranmış kuşbaşı et. Bol soğan, bol domates, bol maydanoz, az salça, biraz karabiber eklenerek tencere içinde sebze yemeği usulü yapılıyor.
 
– Kaytaz böreği – Küçük kalın kare hamura yapılan lahmacun türü bir ara sıcak. Taş fırında pişeni en makbul olanı!
 
– Lübye – Börülcenin buradaki adı.
 
– Hrise – Et ve buğdaydan yapılan bayram yemeği.
 
– Mteble – haşlanmış buğdayın yoğurtla karıştırılmış hali, bizim için yaz çorbası.
 
– Döner – Bildiğiniz tüm dönerleri unutun ve midenizi Antakya’nın döner ustalarına emanet edin!
 
– Şehhudi – Abuğannuçun patlıcansız hâli. Biber ve domates ile yapılıyor.
 
– Tahinli tarator – Tahin, süzme yoğurt ve maydanoz karışımı.
 
– Zahter salatası – Zahter (taze kekik) soğan, domates, zeytinyağı ve nar ekşisinin harika birlikteliği.
 
Antakya’nın insanlarını gözlemlemek isterseniz, Atatürk Caddesinde yapacağınız bir turluk yürüyüş, sindirime de yardımcı olacaktır.
 
Fevziye Hazal Yazan
 
 

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın