Uzman Psikolog Berin Tuncel, Aysha Kasım sayısında “Duvarlar, Yetişkinler Ve Çocuklar…” başlıklı yazıyı kaleme aldı…
Dört duvara ihtiyaç duyar insanlar. O dört duvar çünkü, diğer insanlarla araya çekilen bir sınırdır. Bir yaşamın bittiği, bir başka yaşamın başladığı bu duvarlar, varoluşlar arasına da bir sınır çeker aynı zamanda.
“DÖRT DUVARI EV YAPAN İÇİNDE ALINAN NEFESTİR!”
O dört duvarı ev yapan, içinde alınan nefestir. O nefesin doldurduğu ve içinde söylenen sözlerin, pişirilen yemeklerin eşlik ederek oluşturduğu atmosferdir; evi ev yapan.
Fakat ev içerisinde sınırlar çizmek, kolay değildir. Evi odalara ayıran, görünen duvarların dışında da pek çok duvar, bariyer, engel vardır ilişkileri çevreleyen, çerçeveleyen. Bu duvarlar kimi zaman incedir, şeffaftırlar. Kimi zaman çok kalın, yalıtılmış, katılaşmışlardır. Yapıları görünenlerin aksine statik değil, dinamiktir. Değişime açıktır.
“BAZEN BİR ODANIN KAPISININ KAPANMASI İLE KALP DE KAPANIR”
Evde yaşayan insanların kendilerine ait alanları olması, görünür duvarlarla, görünmez duvarları birbirine yaklaştırır. Bazen iç içe geçer bu duvarlar. Bir odanın kapısının kapanması ile, bir kalbin kapısının kapanması aynı ana denk gelir bazen.
Bunları bilmek, fark etmek, tefekkür etmek; yol gösterici olabilir. Çocukların, anlam veremediğimiz davranışlarının ardında neler var diye düşünmemize neden olabilir.
EVLERDE ÇOCUKLARIN KULLANIMA AÇIK BİR DUVAR OLMALI!
Örneğin bir çocuk neden evin duvarlarını boyar, önüne kalem-kağıt konulduğu halde? Tekrar tekrar engel olunan bir davranış neden sonlanmaz? Çocuk, ne yapmaya çalışmaktadır?
Çocuk, kendisini ve dünyayı keşfetmeye çalışmaktadır. Bu keşif esnasında karşılaştığı sınırları, ancak zorlayarak tanımlayacaktır. Tıpkı, düşerek yürümeyi öğrenmesi gibi.
Bu esnada çocuğa verdiği mesajların farkında olmayan ebeveynler, çocukları ile aralarına ördükleri duvarın kalınlığının farkına varamayabilirler. Böylece iletişim için gerekli koşullar oluşamaz ve çocuk, kendini var etmek için gerekli olan sınırları zorlama davranışını kanıksar. Onun için yeni bir var olma biçimi olarak gelişen gergin ilişki, tekrar eder durur.
Oysa, tüm ilişkiler için gerekli olan bir sınırlılık ve esneklik düzeyi vardır. Bu plastisite beraberinde sağlıklı ilişkileri de getirir.
Evin koridorunda, çocukların kullanımına açılmış bir duvar bunun için iyi bir örnektir. Bu, çocuğa “sana ait; sınırları belirli ve benim kontrolümde olan, kendini ifade edebileceğin kadar büyük, fakat hayatımızı işgal etmeyeceğin düzeyde bir alan açıyorum” demektir.
Tek başına karalamaya açılmış bir duvar, ilişki sorunlarını çözmek için yeterli olmayabilir. İnsan ve davranışları bir bütün olduğu için, kişinin kendi duvarlarını fark etmesi ve sınır ihlalleri karşısında takındığı tavrı kontrol etmesi son derece hayati önem taşımaktadır.
Şimdi dönüp kendinize sorun; bu fotoğrafları gördüğünüzde, yazının başında, çocukların hunharca karaladığı bir duvar olduğunu mu düşündünüz; yoksa ailenin çocukları için açtıkları özel ve denetimli bir özgürlük alanı mı?
Cevabınız, pek çok konudaki tutumunuzla paralel olacaktır.