Çocuklarda Obezite

Şişmanlık; vücutta yağ hücrelerinin sayısının artıp, hacimlerinin büyümesi ile tanımlanır. Genetik etkilerle, çevresel etkenlerin birlikte rol oynadığı bir durumdur. Devamında fiziksel ve psikolojik sorunlara da yol açabilir. Kronik hastalıklar listesine girmiştir ve kısmi iyilik hali görülür.

Çocuklarda Obezite
Çocuklarda Obezite

Günümüzde artık aileler dikkatli olsa da büyük bir kısım çocuklarının obez olduğunu kabul etmiyor. Uzadıkça geçer, büyüdükçe öğrenir beslenmeyi gibi yanlış düşünceler geliştiriyor. Özellikle de aile büyükleri, anne ve babaya karşı çıkarak onları diyetisyene gitme konusunda engelliyorlar. Oysa ki çalışmalar; şişmanlık tedavisine ne kadar erken başlanırsa bu çocukların erişkin dönemde şişman olma olasılıklarının (%30 oranda) ve hastalıklara yakalanma risklerinin azaldığını göstermektedir.

Şişmanlık öyküsünde; doğum tartısı fazlalığı-azlığı, ilk 4 aydaki hızlı kilo artışı, aile bireylerinde şişmanlık, geniz eti operasyonları, alerjik hastalıklar ve tedavisi, anne sütü alamama, ortopedik sorunlara sık rastlanır. Özellikle 5-7 yaş arası, adölesan dönem ve başarılı bir kilo verme sürecinin arkasından gelen süreç kilo alma eğiliminin arttığı süreçlerdir.  Olumsuz beslenme, aşırı yeme, stres, fiziksel aktivite azlığı ( okul ortamları, sınav dönem gibi…) şişmanlığa zemin oluşturur.

Evde çocuklarını takip eden ve beslenmesini düzenlediği halde, çocuklarının sürekli şişmanladığının nedenlerini düşünen aileler ilk olarak çocuk endokrinoloğundan destek almalı ve çocuğunun genetik herhangi bir sorunu olmadığını görmelidir. Sonrasında konusunda uzman bir diyetisyen ile o çocuğun beslenme alışkanlıkları değiştirilmeli, yeni ve doğru davranış şekli oluşturulmalıdır. Aşırı kalori kısıtlamak çocuğun yapısal gelişimini de olumsuz etkileyerek büyümeyi engelleyeceğinden zayıflama programlarını planlayan kişilerin doğruluğu çok önemli. Sorumluluğun alınması konusunda da gerekirse pedagog-psikiyatrist tarafından takip gerekebilir.

OKUL ÇAĞI ÇOCUKLARINDA KONTROLLÜ BESLENME ŞART

Bizler her zaman, özellikle okula giden, çocuğumuzun yanında bulunamıyoruz. Okul çağı çocuklarında arkadaşlar arası paylaşım çok fazla. Buluştuklarında fast-food, pizza, abur-cubur, hamur işi ve yağlı yiyecek tercihleri yüksek. Çocukların en çok hangi saatte atıştırdığına baktığımızda ise; sabah saatleri ve okul sonrası saatleri dikkat çekiyor. Tercihleri ise cips, çikolata, bisküvi, kek gibi yüksek kalorili besinler ve meşrubat, gazlı içecekler gibi boş kalorili sıvılar. Dolayısıyla; çocukluk çağı obezitesinde ara öğünler önemli yer tutar. Sık beslenen çocukların daha zayıf olduğu çalışmalarda tespit edilmiş. Onlara sağlıklı atıştırmalıklar hazırlayarak bu süreci denetleyebiliriz. Yanlarına meyve, kuruyemiş, evde hazırladığımız sağlıklı kurabiye, sandviç verirsek sonraki saatlerde tok olan çocuğumuz gördüğü abur cubura da saldırmayacak ya da sınırını bilecek. Böylelikle kontrollü öğün tüketimi sağlanmış olacaktır.
Çocuklarımızın genel olarak meyve-sebze tüketimleri az. Meyve sevenlerde ise sınır yok. Oysa ki lif alımı özellikle okul öncesi çocuklarda kabızlığı önlemek için önemli.
Unutmamalıdır ki obezite, tıbbi olduğu kadar sosyal boyutu da olan bir hastalıktır. Ailenin yoğun yaşam tarzı ve çocuğu ile yeterince zaman geçirememesi, yemek hazırlama fırsatının olmayışı obezitenin artmasına neden oluyor. Yani aile ilgisinin daha az olduğu çocuklar daha şişman… Bu dönemde aileye düşen yük büyük. Özellikle zayıflama sürecinin öyle birkaç haftalık bir iş olmadığı, uzun bir yola girildiği unutulmamalıdır. Tüm aile bireylerinin katılımıyla sonuçlar daha olumlu. 1-3 yaş grupta 50 şişman çocuk üzerinde yapılan çalışmaya göre çocukların aileyi rol model olarak görüp aynı beslenme davranışını uyguladıkları belirlenmiş. Aile ile yemek yiyen çocuklar daha az yağlı besleniyor ve obez olma ihtimalleri düşük. Diyet, kilo konularını çocuğumuzun yanında konuşmamalıyız. Kilo verdiğinde, yemediği bir besini öğünlerine eklediğinde veya devam edebileceği ve tabii ki sevdiği bir spor programına katıldığında mutlaka çocuğumuzu takdir etmeli ve onu yüreklendirmeliyiz.

Çocukların enerji harcayamaması modern yaşamın getirdiği alışkanlıklardan kaynaklanmaktadır. En önemli etki televizyon ve bilgisayar başından kalkmayan ve yeşil alanlara çıkmayan çocuklarda görülüyor. 3 saatten fazla tv/bilgisayar karşısında olmanın; kilo alma riskini %45 oranında arttırdığını biliyoruz. Öğün saatlerinde de televizyon karşısında olmamak, her tv izlediğimizde yemeyi hatırlatacağı için istenmiyor.
Kilolu çocuklar veya gençler, arkadaşları arasında alay konusu olabiliyor.  Ne yazık ki; çocuklar birbirlerine karşı çok acımasızlar, bu da ince olma isteğini tetikliyor ve moda diyetlere eğilime yol açıyor. Sonrası da yeme bozukluklarına kadar gidebiliyor (anoreksiya, blumia nevrosa …)

ŞİŞMANLIĞIN ÖNLENMESİ İÇİN ALTIN KURALLAR

*Evimizde sağlıklı yiyecekler servis edelim. Çocuğumuzla birlikte her gün kahvaltı yapalım.
*Sebze ve meyve yemesi için çeşitlilik yaratalım. Örneğin kabak zeytinyağlısı sevmeyen çocuğumuz belki de kabak mücveri çok sevecek veya pırasa köftelerine bayılacak.
*Yüksek enerjili besinleri sınırlandıralım. Mümkünse gündüz yemelerini sağlayalım.
*Öğün saatlerini düzenleyelim.
*Evde bir abur cubur çekmecesi, dolabı bulundurmayalım.
*Besinleri ödül veya ceza için kullanmayalım.
*Çocuklarımızı aktiviteye yönlendirelim.
* Kilo verme sürecinde küçük hedeflerle başlayalım ve korunabilir hedefler seçelim.

ŞİŞMANLIĞIN KOMPLİKASYONLARI  (YER KALIRSA)

*Erken ergenlik                                          *Karaciğer yağlanması
*Enfeksiyonlara karşı zayıflık                     *Pişikler / egzama
*Omurga sorunları                                     *Hipertansiyon / hiperlipidemi
*Taban çökmesi                                          *Damar sertliği / varisler
*Menisküs, bacak eğriliği                           *Astım
*Kabızlık                                                      *Otoimmün hastalıklara eğilim
*Diş bozuklukları                                         *Kansere eğilim
*Depresyon / özgüven eksikliği
*Erkek çocuklarda meme bölgesi yağ toplanması

KUTU:
YULAFLI KURABİYE : 
1 büyük kase yulaf kepeği
2 yumuşak muz
1 havuç rendesi
1 avuç kuru meyve (kara üzüm, yaban mersini, hurma veya çilek)
Vanilya şurubu
Varsa keçi boynuzu unu veya portakal rendesi

Hepsi karıştırılıp ele yapışan bir hamur olacak, dondurma kaşığı ile toplar yapıp yağlı kağıt üzerine dizip 180 derecede fırında 20-25 dakika pişirilecek. Piştikten sonra fırının içerisinde üzerini ıslak bir bez ile örtüp bekletilecek.

MEYVELİ DONDURMA:
1 kase yoğurt
3 yemek kaşığı böğürtlen, ahududu, karadut, çilek veya 1 şeftali
1 tutam tarçın
Vanilya esansı
Tüm malzemeleri blender’dan geçirip dondurucuda 3-4 saat bekletelim, meyveli dondurmamız hazır bile…

Merve Akdoğan

İstanbul Üniversitesi Radyo TV bölümü mezunu olan Merve Akdoğan, web içerik editörüdür. Moda, Kadın, Stil, Güzellik, Seyahat/Gezi alanlarında içerikler üreten editörümüz, alanında uzman isimlerle röportajlar da yapmaktadır.

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

site açmak