Kritik Süreç: Nişanlılık…

Artık çiftler nişanlanma kararını birbirini tanımak için değil birbirini tanıdığını düşündükten sonra alıyor. Nişanlılık süreci de ev kurma hazırlıklarına hizmet eden bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Nişanlılık döneminde ya da öncesinde, önemli olan çiftlerin birbirini açık-kapalı noktalarıyla tanıması ve evliliğe mümkün olduğunca huzurlu bir adım atmasıdır. Karşımıza çıkan manzara ise genellikle şöyle; çiftler yeni tanıştıkları dönemde birbirlerini tanımaya istekli oluyor. Birbirlerine daha özenli davranıyor, karşı tarafın isteklerini göz önünde bulundurarak kararlar alıyorlar. Her iki taraf da sevdiği kişi için ne kadar kıymetli olduğunu görüyor.

Diğer taraftan nişanlılık dönemi başladığında sorumluluk dönemi de başlıyor. Daha doğrusu sorumlu olunan kişilerin sayısı bir anda artıyor. Önceden sadece sevgilinin istekleri, beklentileri düşünülürken artık devreye annesi, babası ve ona değer veren birçok kişi giriyor. Sadece sevgilinin beklentileri değil ailenin beklentileri de gündeme geliyor. Kısacası ortamdaki ses artıyor ve çiftler birbirini duyamaz hale geliyor. Tabii bir yandan da yapılması gereken işler orada öylece duruyor. Ev arama, eşya seçme, düğün organizasyonu vs. Bu işlerin her biri yorucu olduğu için stres artıyor, çiftler daha da gergin oluyorlar. Birbirini duyamayan sevgililer bu gerginlikten dolayı sessiz bir ortama geçip birbirini dinlemek yerine, birbirlerine kulaklarını tıkıyorlar. Burada bitse iyi diyebileceğimiz durumlarla, evlilik hayatının ilk krizleri böylece başlamış oluyor. Evli çiftlerin tartışmalarının çoğu “sen zaten nişanlıyken de şöyle yapmıştın” sitemleri ile bir boyut daha alıyor ve tartışmalar uzayıp gidiyor. O halde diyoruz ki bu nişanlılık dönemi önemli bir dönem. Dikkat edilecek pek çok noktanın olduğu bir dönem.

Tecrübeler tüm tavsiyelerden önemli olsa da, biraz hazırlıklı olmaktan zarar gelmez diyerek, işte bu süreçte kaçınmamız gerekenler…

– Evlendikten sonra değişir/ değiştireceğim planlarını çöpe atıyoruz. Neden? Çünkü değişmez. Ne yapıyoruz?

Emek verip sevdiğimiz kişiyi daha iyi tanımaya gayret ediyoruz, onun dünyasını anlamak için uğraş veriyoruz.

– Ailesiyle değil kendisiyle evlendiğimizi unutmuyoruz. Eşimiz olacak kişi nişanlımız, ailesi değil. Onu ailesiyle aramızda maşa olarak kullanmıyoruz. Ne yapıyoruz? Ona ve fikirlerine olan saygımızı hatırlayıp kendisini değersiz hissettirecek sözler, davranışlarda bulunmuyoruz. Zira şöyle bir düşünceye kapılabilir: ‘’Eşim zor ve stresli dönemlerde bana destek olmayacak.” 

– Bu sürecin çok stresli olduğunu ve çiftlerin olduğu kadar ailelerin de bu stresi kendilerine göre sebeplerle yaşadığını unutmuyoruz ve ortaya çıkan durumları kişisel algılamıyoruz. Ne yapıyoruz? Ortadaki krizi birbirimize saygımızı kaybetmeden çözmenin yollarını arıyoruz.

– Bu süreçte yaşadığımız sıkıntıları suçlama aracı olarak görmüyoruz. Ne yapıyoruz? Duruma birbirimizi tanıma fırsatı olarak bakıp sorun çözme odaklı yaklaşıyoruz. Çünkü benzer sorunlar evlilikte de olacak, suçlayıcı ve sitemkâr bir tavır ilişkiye zarar vermekten başka bir işe yaramaz.

– Kendimizi gelin- damat sorumluluklarına kaptırıp stressiz günlerde yaşadığımız güzel paylaşımlara ara vermiyoruz. Sorumlulukların artması “kötü” bir şey değildir. Sadece yeni bir durumdur. Adapte olma süreci kolay olmayabilir fakat eskiden keyif alınan şeylerden vazgeçileceği anlamına gelmez.

– Bütün bu maddeleri “söylemesi kolay, yapması zor” tavsiyeler diyerek geçiştirmiyoruz. Kaliteli ve huzurlu bir aile hayatının temelini atabilmek için harekete geçiyor, sevdiğimiz kişi ile keyifli bir yaşam için biraz zahmete giriyoruz.

– Bu tavsiyeleri tek başımıza okuyup bütün yükü üzerimize almıyoruz. Ne yapıyoruz? Hemen nişanlımıza da okutup bu yola beraber çıkıyoruz.

Nişanlılığı bir ömür boyu sürecek olan evlilik hayatının zemini olarak görmek gerek. Çaba gösterip zemini sağlam oluşturulmazsa yaşanacak depremler hafif bir sarsıntı, bir heyecan olmak yerine binayı yıkan bir felakete dönüşür…
 
 

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

site açmak