Obezite Küresel Bir Halk Sorunu

Günlük yaşamda bireylerin yaşa, cinsiyete, yaptığı işe, genetik ve fizyolojik özelliklerine ve hastalık durumuna göre değişen günlük enerjiye ihtiyacı vardır. Anlaşılacağı üzere obezite; besinlerle alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması ve fazla enerjinin vücutta yağ olarak depolanması sonucu ortaya çıkan, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir.
 

fatih hastanesi

Obezite küresel boyutta önemli bir halk sağlığı sorunudur. Ülkemizde diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi obezite görülme sıklığı gün geçtikçe artmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2014 yılında yaptığı sağlık araştırmasında Türkiye’de obezite oranı 2008 yılında %15,2 iken 2014 yılında %31,1 oranında artış göstererek %19,9’a ulaştığı görülmüştür. Cinsiyete göre bakıldığında artış oranı, kadınlarda %32,3, erkeklerde ise %24 olarak ölçülmüştür. En az erişkin obezitesindeki artış kadar önemli bir artış da çocukluk ve adölesan dönemi obezitesinde yaşanmaktadır. Bu dönemdeki obezitenin erişkin dönemki obeziteye öncülük ettiği bilindiğinden koruyucu tedavinin önemli bir hedefi çocukluk ve adölesan döneminde kilo alımını engellemek olmalıdır.
 

obezite

Obezite prevalansında görülen artışın nedenleri, artan teknoloji ile beraber özellikle ulaşım, üretim, fiziksel aktivitede azalma ve modern yaşamdaki beslenme alışkanlıklarındaki değişimdir. Ayaküstü (fast-food), hızlı yenen sağlıksız besinlerle karbonhidrattan ve rafine şekerden zengin, bitkisel liflerden fakir, aşırı yağlı beslenme şekli, obeziteye yol açan önemli faktörlerden birisidir. Ayrıca boş zamanlarımızı kolaylıkla dolduran ileri teknolojik araçların (cep telefonu, televizyon, bilgisayar vb.) kullanımının yaygınlaşması obezitenin artmasına önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır.
 
Dünya Sağlık Örgütü’nün obezite sınıflandırması esas alınarak obeziteyi belirlemek için yaygın olarak Beden Kitle İndeksi (BKİ) kullanılmaktadır. BKİ, bireyin vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m cinsinden) karesine bölünmesiyle elde edilen bir değerdir. BKİ 25.0-29.9 arasında olan bireyler hafif şişman, 30-39.9 olan bireyler obez, ≥40 olan bireyler ise morbid (ölümcül) obez olarak tanımlanmaktadır. BKİ, boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının tahmin edilmesinde kullanılmakta fakat vücutta yağ dağılımı hakkında bilgi vermemektedir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre kadınlarda bel çevresi 80 cm ve üzeri, erkeklerde 94 cm ve üzeri olması, santral obezite varlığını göstermektedir. Bu parametrelerdeki riskli değerlere sahip bireylerin vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmaları gerekmektedir.
 

obezite sağlık diyet

 
Obezite, kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, bazı kanser türleri, solunum sistemi hastalıkları, kas-iskelet sistemi hastalıkları gibi pek çok sağlık probleminin oluşmasına zemin hazırlamakta, hayat kalitesi ve süresini olumsuz yönde etkilemektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, fazla kiloluluk ve obezite Avrupa’daki yetişkinlerde Tip 2 Diyabetin %80’inden, kalp hastalıklarının %35’inden, hipertansiyonun %55’inden sorumludur ve her yıl 1 milyondan fazla ölüme neden olmaktadır.
 
Koruyucu Tedavi Çok Önemli
 
Bu denli büyük bir sağlık sorunu ile mücadele edebilmek için akılcı olan yaklaşım, öncelikle koruyucu tedavi olmalıdır. Obezite oluşmadan korunma büyük önem taşımakta ve çocukluk çağından itibaren başlamalıdır. Obezite ile gerekli mücadeleyi yapabilmek için ilgili bakanlıkların, yazılı ve görsel basının el ele vermesi de çok önemlidir. Obezite tedavisi, bireyin kararlılığı ve etkin olarak katılımını gerektiren, tedavisi zorunlu, uzun ve süreklilik arz eden bir süreçtir. Tedavide kişiye özel yaklaşımlarda bulunmak gerekir. Etiyolojisinde pek çok faktörün etkili olması, bu hastalığın önlenmesi ve tedavisini son derece güç ve karmaşık hale getirmektedir. Tedavide amaç, gerçekçi bir vücut ağırlığı kaybı hedeflenerek, obeziteye ilişkin riskleri azaltmak, bireye yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir.  Vücut ağırlığının %10’unun azalması, obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli yarar sağlamaktadır.  Beslenme tedavisi ile bireyin vücut ağırlığının, boyuna göre olması gereken düzeye indirilmesi hedeflenmelidir. Tıbbi beslenme (diyet) tedavisinin bireye özgü olduğu unutulmamalıdır. Uygulanacak zayıflama diyetleri yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri ile uyumlu olmalıdır. Tedavi sonucu bireyin vücut ağırlığı olması gereken düzeye geldiğinde tekrar ağırlık kazanımı önlenmeli ve kaybedilen ağırlık korunmalıdır. Tedavide başarılı olabilmek için obez bireylerin alışkanlıklarının değiştirilmesi ve bireye doğru beslenme alışkanlığı kazandırılması, aynı zamanda bu alışkanlıkların pekiştirilerek yaşam biçimi haline gelmesi gerektiği unutulmamalıdır. Beslenme tedavisinin yanında fiziksel aktivitenin önemi de yadsınılamaz. Egzersiz tedavisi ile bireylerin ağırlık kazanımları engellenebilmekte, zayıflama sağlanmakta ve tekrar ağırlık kazanımı önlenmektedir. Önerilen egzersiz programı, bireye özgü, eğlenceli, uygulanabilir ve bireyin günlük yaşam alışkanlıkları ile uyumlu olmalıdır. 
 
Hastanemizde obeziteye karşı yetişkin, çocuk ve adölesanlara yönelik kilo yönetim programları, obezite tedavisi ve kronik hastalıklara özgü beslenme tedavi hizmetleri verilmektedir.
 
 
 

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın