“Seksenler Bizim İçin Bir Okul Oldu”

begüm öner ceyhun fersoy seksenler dizisi

 
Seksenler’den önce her ikinizi de farklı projelerde gördük. Öncelikle oyunculuğa nasıl adım attınız, televizyonla buluşmanız nasıl oldu?
 
Begüm Öner: Ben ilk 10 yaşlarındayken bir çikolata firmasının billboardlarındaki yüzü oldum. Sonrasında reklam filmleri, dizi, sinema filmleri ile devam etti. Mint’le tanışmam ise Arka Sıradakiler Umut dizisi ile oldu. Ondan sonra da Seksenler geldi.
 
Ceyhun Fersoy: Esasında ben oyunculuk istemiyordum. Çocukluğumdan beri perküsyona merakım vardı hatta bunun sınavına da girdim. O olmayınca perküsyona küstüm. Oyunculuk da babamın çocukluk arkadaşı Kandemir Konduk vesilesi ile oldu. Onun dizisi vardı 94 yılında yayınlanan, adı Ana Kuzusu idi. Çok da güzel bir ekipti. Ben sadece hobi olarak gidiyordum sete, babam götürüyordu. Sonra dizi ilerledikçe hoşuma gitmeye başladı ve bunun eğitimini almaya karar verdim. 2000 yılında Türker İnanoğlu’nun okuluna girdim, kamera arkası eğitim aldım. Oyunculuk eğitimi yoktu, kafamda da tamamen kamera arkası vardı ve ben yönetmen olmak istiyordum. Ama ondan sonra oyunculuk ağır basmaya başladı. Sonra Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde eğitim aldım. Ardından Bkm Mutfak başladı. Tabii bu sırada diziler de vardı. İlk dizi işte Ana Kuzusu, Kadirşinas, Acı Günlerim sonrasında da zaten Çocuklar Duymasın oldu daha çok onunla tanındım. 5-6 sinema filmi ve televizyon programları da oldu.
 

begüm öner ceyhun fersoy seksenler dizisi

 
Seksenler artık 200. Bölümü devirmiş bir dizi. Çok da başarılı. Sizin bu dizi ile yollarınız nasıl kesişti?
 
Begüm Öner: Dediğim gibi Mint ile Arka Sıradakiler Umut’u yaptık. Çok da uzun sürmedi, 10. bölümde final yaptık. Ben de o zaman üniversite son sınıftaydım. Okulda Seksenler’in billboardını görmüştüm. Aa ne güzel bir proje, Mint yeni bir işe başlamış işte öyle bir projede de yer almak isterdim diye kendi kendime düşünmüştüm. Sonra çok kısa bir zaman sonra telefonum çaldı. Seksenler diye bir işe başladık, pastacı Sami var ve onun kızı olur musun diye teklif geldi. Hemen Murat Aras ile görüştük, projeyi anlattılar ve kendimi sette buldum.  
 

begüm öner ceyhun fersoy seksenler dizisi

 
Ceyhun Fersoy: Çocuklar Duymasın’daydım ben o zamanlar. Çekim bitince şirkete gelmiştim. Birol abinin büyük bir toplantı masası vardır, bütün Seksenler kadrosu oradaydı ve okuma provası yapıyorlardı. Benim bir Alman tiplemem vardı ve senaristimiz Murat Aras’la Birol abi bunu biliyorlardı. Diziye bir bölümlük Almanya’dan gelen bir yeğen koymak istediklerini, bunun da kendilerinden birinin olması istediklerini söylediler. Ben de bu tiplemeyi bir bölümlük harcamak istemediğimi, bunu ileride uzun vadeli bir projede kullanmak istediğimi söylemiştim; sinema filmi ya da dizi gibi. Zaten dizi yapamazsın sen şimdi Çocuklar Duymasın var, bir bölümlük bir şey olmaz dediler. Sonra o 1 bölüm oldu, 206 bölüm.
 

begüm öner ceyhun fersoy seksenler dizisi

 
Usta oyuncular ile birlikte çalışıyorsunuz. Size ne gibi katkıları oldu bu isimlerin?
 
Begüm Öner: Zaten bence bu işin buralara kadar gelmesi, 200. bölümü devirmesi kastın çok iyi yapılmış olması ile mümkün oldu. Hakikaten çok iyi oyuncular var. Ben evet çok küçük yaşlardan itibaren bu sektördeyim ama Seksenler benim için çok daha önemli bir iş oldu. Aslında çok genç yaşımda böyle uzun soluklu bir işe başlamış olmam ve bunun içinde böyle usta oyuncuların olması benim için büyük bir şanstı. Hiçbir zaman bize şunu şöyle yap, böyle oyna, şurada dikkat et gibi şeyler söylemeseler de; zaten onların set disiplinleri, kulis ve çekimlerdeki disiplinleri, davranış şekilleri bize hep iyi örnek oldu.
 
Ceyhun Fersoy: Ben 34 yaşındayım. Bundan sonra yapacağım ve bundan önce yaptığım işler de dâhil olmak üzere hayatımda Seksenler’in yeri hep çok ayrı olacak. Uzun soluklu olmasından ziyade 20 bölüm de sürse ben yine aynı şeyi söylerdim. Burası bir okul gibi. Begüm’ün dediği gibi bizde öyle yapın, şöyle oynayın gibi şeyler yok. Ben bunlardan daha ziyade hayat anlamında çok şeyler kazandım. Zaten Rasim Öztekin başlı başına bir okul. Geldiği yer belli, Ferhan Şensoy’dan okullu. Okul gibi yararlı olacak öğrendikleriniz. Kendim için de öyle. Çok farklı bir dizi benim için, iş olarak görmüyorum.
 

begüm öner ceyhun fersoy seksenler dizisi

 
Oynadığınız rollerde kendinize dair bir şeyler bulabiliyor musunuz?
 
Begüm Öner: Tabii, mutlaka. Bunu kabul etmeyen oyuncular da olabilir ama ben böyle düşünüyorum.  Çünkü onu sen yaratıyorsun ve ne olursa olsun bir jestini, mimiğini ya da hayattaki bir davranışını ona yüklüyor oluyorsun. Yani en basitinden bir filmdeki sahneyi düşünün. X karakteri sinirleniyor ve şöyle düşünüyorsun; ben bunu yaşasam nasıl tepki verirdim? Empati yapıyor ve düşünüyorsun. Ben Elvan için şöyle bir şey söyleyebilirim. Elvan’ın biraz inatçı olmasını ve babasına saygı duyup çekiniyor olmasına rağmen yeri geldiğinde ona haksız olduğunu söyleyip baş kaldırmasını kendime benzettiğim zamanlar oluyor.
 

begüm öner ceyhun fersoy seksenler dizisi

 
Ceyhun Fersoy: Ben kendime bir şeyini benzetmiyorum karakterimin. En zorlandığım o dönemki gurbetçi kardeşlerimizin nasıl olduğu, “acaba çok mu abartıyorum?” noktası. Bazen çok mu kaba davranıyor diyorum, çünkü sinirlendiği hazmedemediği yerler oluyor karakterin. Bir şeyi kafasına koyuyor Şahin, yapamadığı zaman ya da haksızlığa uğradığında fevri davranıyor. Bir de benim bir artım var. 2 buçuk senedir yurt dışında turnelere gidiyoruz, Almanya’ya da çok sık gittik. Oradaki kardeşlerimizle konuştuğumda hiçbir olumsuz eleştiri almadım. Şahin karakteri diziye konulduğu zaman geçmişe baktım, bu Almancı karakterini kimse oynamamıştı. Bu benim için bir rahatlıktı. Benden sonra filmleri de yapıldı birkaç tane dizide de bu karakterin denemeleri oldu ama bana çok basit geldi.
 

begüm öner ceyhun fersoy seksenler dizisi

Begüm Öner: Şahin karakteri diziye üç bölümlüğüne girmişti yani tutulmasa, üç bölüm biter ve giderdi. Ceyhun bu Almancı karakterini o kadar büyüttü ki zaten, karakterin dizide kalması için Elvan’ı soktular diziye. Bir de böyle bir kaderi var Şahin ile Elvan’ın. Sami’nin normalde çocuğu falan yoktu, Şahin o kadar beğenildi ki onun dizide kalabilmesi için bir sebep gerekiyordu. Bunun için de en önemli bahane aşık olmasıydı ve böylelikle Elvan dahil edildi diziye. Şahin Türkiye’de kalsın, Almanya’ya dönemesin diye.
 

begüm öner ceyhun fersoy seksenler dizisi

Diziyi izlerken birbirinizi eleştirdiğiniz noktalarınız oluyor mu?
 
Ceyhun Fersoy: Ben sadece Seksenler’i değil, hiçbir oynadığım diziyi izleyemiyorum. Çünkü mutlaka kusur buluyorum.
Begüm Öner: İnsan kendisine karşı çok acımasız. Dolasıyla kendini izlediğin zaman mümkün değil ki mükemmel bulabilmen. Mutlaka eleştiriyorsun kendini. Ama birbirimizi eleştirme konusunda, bir şey danışmak istiyorsak o zaman mutlaka destek oluyoruz birbirimize.
 

begüm öner ceyhun fersoy seksenler dizisi

 
Beraberliğinizi evlilikle taçlandırdınız. Nasıl gidiyor evlilik? Önce ya da sonrası gibi bir durum oluştu mu hayatınızda?
 
Begüm Öner: Bir kere gerçekten ikimiz içinde insanlar çok mutlu oldular. Hatta hala tatmin olamıyorlar, gerçekte oldu dizide ne zaman evleneceksiniz diye baskılar başladı şimdi. Biz zaten Ceyhun’la en başından beri çok yakın arkadaştık. Bazılarına tabii ters de geliyor bu durum, eşler veya sevgililer çok yakın arkadaşız dememeli; iş başkadır aşk başkadır falan diye. Ama ben kesinlikle öyle olduğunu düşünmüyorum. İlk günden beri çok yakın arkadaşız ve böyle olduğu için çok mutluyum, hem çok aşığım hem en iyi arkadaşım… Daha önce birlikte yaşamıyorduk, evlendikten sonra sadece evlerimizi birleştirdik, kalplerimiz zaten birdi… İnsanlar gerçekten birbirlerini kalpten sevdikten, bu kadar iyi anlaşabildikten sonra neden aynı evde anlaşamıyor olsunlar ki? Hatta daha güzel; paylaşımlar artıyor, her duyguyu daha yakın şekilde birlikte yaşıyorlar. Böyle güzel duygular olduktan sonra hatta daha da güzel yani birlikte olmak, yaşamak. Bizim için öncesi-sonrası, bir tanıştıktan sonrası var herhalde.
 
Ceyhun Fersoy: Ben ilk Begüm’ü gördüğümde tahmin etmiştim evleneceğimizi. Evlendikten sonra da hatırlattım bunu zaten ona. 5-6 ay sonra görüşmeye başlamıştık. Öncesi-sonrası diye bir şey yok. Her şeyi biz yaşadık, olumlu olumsuz evreleri gördük ondan sonra zaten bir yola girdik. Ailem Bodrum’da yaşıyordu, o zaman senede 3-4 kez geliyorlardı yanıma yani yalnız yaşıyordum. Ama ben o zaman da evli gibi yaşıyordum, sorumluluk duygum falan. Düzenli bir insanımdır. Öyle bekar evleri gördüm ki ben hatta bazen arkadaşlarımın evlerini de toplardım. Yakışmaz ne kadına ne erkeğe öyle dağınıklık. Düzenli olması lazım.
 

begüm öner ceyhun fersoy seksenler dizisi

 
Oyunculuk eğitimi almak isteyen arkadaşlarımız için tavsiyeleriniz nelerdir?
 
Begüm Öner: İstatistik okudum üniversitede, hayatım boyunca hep öğretmenlerim sayısalım çok iyi olduğu için bu alana yönlendirdiler beni. Fakat bunu yaparken Müjdat Gezen’in akşam okuluna gittim, tiyatro eğitimi aldım ve Digital Film Akademi’de kamera önü oyunculuğu eğitimi aldım. Tabii çocukluğumdan beri setlerde de olduğum, bir nevi de setlerde büyüdüğüm için daha çok pratikte öğrendim diyebilirim oyunculuğu. O yüzden şu konuda çok emin olamıyorum. Tabii ki eğitim kesinlikle alınmalı ama illa ki konservatuar okumak zorunlu mu bilemiyorum. Tabii ki baştan buna karar ve gönül verdiyse, onu buna yönlendiren varsa ne güzel konservatuar okuyup bu işi yapmak, tabii ki en doğrusu.
 
Ceyhun Fersoy: Ben çok bölük pörçük okudum konservatuarı. TÜRVAK’ta 1 yıllık kamera arkası eğitimi aldım. Müjdat Gezen’de 4 yıl okudum, sonra BKM Mutfak’ta yaklaşık 3 buçuk yıl çalıştım. Kurulumunun bütün aşamalarında yer aldım. Asıl eğitimimi de BKM’de aldım diyebilirim. Adı gibi gerçekten mutfak. Aşağıda eğitim alıyorduk, yukarıda pratik yapıyorduk. Benim hayatımda gördüğüm en güzel sistemdi orası. Aşağıda Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, Altan Erkekli, Tolga Çevik oluyor mesela. Para versen öyle bir eğitim bulamazsın derler ya. Orada eğitim alıp hafta sonları da çıkıp oyun oynuyorduk. Nedim Saban’la da Çocuk Oyunları’nda çalışmıştım 3 buçuk yıl… Eğitim kesinlikle şart ama doğru yerde, doğru insanlarla. Ben bu konuda çok şanslıyım, çok büyük ustalarla çalıştım. Mutlaka eğitim almalılar. Ama 5 ay ama 1 yıl…
 
Modayı takip ediyor musunuz? Şık ve tarz olmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
 
Ceyhun Fersoy: Ben hiç modayı takip etmiyorum. Ama kendi tarzımı, bana ne yakışacağını biliyorum. Herkes beğensin beni, şunu da giyeyim, paçalarım şöyle olsun gibi şeylerim yok. Bana yakışanı ben zaten biliyorum, tarz giyindiğimi de düşünüyorum.10 seneki önceki şeylerimi de hala kullanırım ben. Kasket, şapka, şal bunlar benim için çok önemlidir, yelek de severim bu arada sık giyerim.
Begüm’ün de öyle bilgisayarı açıp bu ne almış falan diye baktığını görmedim. Bazı bayanlar vardır öyle mutlaka.
 
Begüm Öner: Ama işte onlar, hayatlarını ona göre yaşayanlar. Ben daha çok rahat olma kafasındayım, kasamıyorum kendimi. Modayı takip etmiyorum özel olarak. Tabii ki trend şeyleri görüyoruz, duyuyoruz, biliyoruz. Eğer o dönemde çıkan moda dediğimiz bir parçayı bana yakışacağını düşünürsem giyerim. Yoksa kullanmam. Saat çok seviyorum. Onun dışında aslında çanta da sık alırım, severim. Herkesin bir modacısı var benim modacım da annem. Çocukluğumdan beri bütün alışverişlerimi annemle yaparım, zevkine de çok güvenirim.
 

begüm öner ceyhun fersoy seksenler dizisi

                                              
Begüm Öner: Türk’e Benzetilmemek Oyunculuğum İçin Dezavantaj
 
‘’Ben bu sektöre girdiğimden beri bana sürekli söylenen şey: “Türk’e benzemiyorsun, Avrupai bir havan var.” oluyor.
 
Ben bu mesleği yapmak istiyorum, çok aşığım ve seviyorum. Hayatımın sonuna kadar da başka bir iş değil, bu mesleği yapmak istiyorum. Ama insanların özellikle de yapımcıların bana böyle yaklaşması bana bir dezavantaj olarak dönüyor. Türkiye’de böyle bir kız değil de daha kumral, esmer kişilerin Türk kadınının böyle bir kişiyle kendini özdeşleştirebileceğini düşünüyorlar. Ben böyle olduğunu düşünmüyorum. Türk anne-babanın evladıyım. Gayet de Türk’e benzediğimi düşünüyorum. O yüzden bundan pek hoşlanmıyorum aslında. Ya da görünüşümden dolayı zengin, şımarık kadını veya kötü, arkadan iş çeviren kadını oynayacağım anlamına da gelmiyor. Gerçi bu konuda sağ olsun bana güvenen yapımcılar da oldu.’’
  
Ceyhun Fersoy: 55-60 Yaşımda da İçimdeki Çocuğu Kaybetmeyeceğim
 
‘’ Ekran dışında, zaman zaman, yer yer özel hayatımda da enerjik olabiliyorum. Artık yaşlandım galiba. 25-30 yaş arası hep öyleydim ama artık bir olgunluk çöktü. Ama kendimi hep dinç hissediyorum. Yaşlandığımdan kastım, 5-6 sene önce daha farklıydım. Koç burcuyum, dolayısıyla çevremdekiler “Ceyhun varsa tamam çok eğleneceğiz güleceğiz.” derler. Evet, artık biraz daha oturaklı, olgunum ama 55- 60’ta da içimdeki çocuk hep olcak.
Hiçbir zaman da yaptığım şakadan, davranıştan falan da pişman olmam. Anı yaşamak lazım.
Begüm ilk zamanlarda her şeyin olumsuz tarafını düşünürdü Begüm. Ben de onu pozitif tarafa çekmeye çalıştım hep. Şimdi daha farklı mesela… ‘’
 
İrem Uluerciyes
 

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın