Kadın Olmak Suç mu?

Berin Tuncel

Fabrikadan çıkmış gibi her geçen gün aynılaşan “güzel kadın” yüzlerinin ardındaki kederi görmek ve ‘’Sen, sen olarak da yeterince güzel ve değerlisin.’’ diyebilmek gerek!

İnsan yavrusu dünyaya geldiği andan itibaren yazgısını yaşamaya başlıyor. Hangi aileye ve kültüre doğduğunuza göre gelecekte nasıl biri olacağınız büyük oranda belirleniyor. Ama hep inandığım ve söylediğim gibi bu durum sadece belirleyici oluyor yani sınırlayıcı olmuyor.

Bizim ülkemizde kadın konusu hep popüler. Çözemediğimiz, elden ele dolaştırarak daha da karmaşık hale soktuğumuz bir konu. Konuşurken başka, yaşarken bambaşka…

Konunun en sevilen tarafı genelde açık-kapalı kadın kısmı. Kadının neye açık neye kapalı olduğu değil de, dışardan bakılınca neresinin açık neresinin kapalı olduğu daima mühim. Böylece de ahlaki meseleleri çözmek tabii…

Hepimiz biliyoruz ki günlük hayatta çok daha büyük sorunlarımız var. Örtülü veya örtüsüz pek çok kadının hayatının merkezinde olan bir konu var ki o da “değerli ve yeterli” hissedebilmek.

Kendini değerli, yeterli ve üretken hissedemeyen kadının bedeni, kalbi, beyni alarm veriyor. Her yanda sirenler çalıyor ve toplum kaotik bir yapıya bürünüyor. Bütün bu kaos ise hasıraltı edilmek sureti ile yok sayılıyor.

Yok sayılıyor çünkü bu memleketteki kadınlar biliyor ki kan kusulsa bile içtiğim kızılcık şerbeti demek gerekiyor…

Milli sporumuz olan yok sayma sayesinde, her gün gereksiz sorunlarla hele de şimdi sosyal medyada gün geçirebiliyoruz. Aman ha dönüp de kendimize bakmayalım, elimizi taşın altına koymayalım…

Kadın olarak doğduğunuzda, bizim gibi topluluklarda; ilk olarak bir suçluluk ve yetersizlik duygusu devralırsınız. Eksik etek denir kadınlara…

Modern dönemde yaşamanın verdiği şansla, okur ve bir meslek sahibi olur; annenizin deyimi ile “kolunuzda bir bileziğiniz” olursa ne ala…

İşinizdir, eşinizdir, evladınızdır birer birer tamamladığınızı düşünürken eteğinizdeki eksikleri, gün gelir bir ayna ile karşılaşırsınız. Ve o an, aslında doldurduğunuzu sandığınız eteğinizin delik olduğunu ve ne yapsanız dolmayacağını anlarsınız.

Böyledir bu. Çünkü en baştan beri yanlış söylenmektedir bu şarkı. Söylenmesi gerektiği gibi söylenmediği için de kulaklar böyle tırmalanmaktadır.

Kadın olmanın getirdiği hakları savunmak için erkekleşmek de, erkekleri rakip görmek de, kadınlığı kullanılan bir nesneye indirgemek de… Sayfalar dolusu cümle…

Hepsi, bizi kendimizin uzağına atan, iten; miras aldığımız duyguları ve anlamları iyileştirmeyen, yaraları büyüten nafile çabalar kanaatimce.

KADIN OLMAK SUÇ DEĞİL!

En baştan başlamak ve kendini kanıtlamaya ihtiyaç duymadan varoluşun cazibesini iliklerinde hissetmek gerek!

Bir rahim ile doğmanın, doğurmaya yurt olmanın kadına biçtiği değer ve anlamı hatırlamak gerek!

Fabrikadan çıkmış gibi her geçen gün aynılaşan “güzel kadın” yüzlerinin ardındaki kederi görmek ve ‘’Sen, sen olarak da yeterince güzel ve değerlisin.’’ diyebilmek gerek!

Bedeninin inceliği değil; sezmekteki ustalığı seni dişileştirir, görünenlerinle değil görünmeyenlerinde özel olduğunu bilmek gerek!

Özel hissetmek için dışarıya değil “öz”e doğru yükselmek, yaşamın kaynağı olmanın tadına varmak gerek…

Berin Tuncel

Uzman Psikolog, Psikoterapist ve Yetkili Rüya Analisti olan yazarımız Berin Remziye, Aysha’da uzmanlık alanıyla ilgili makaleler yazmaktadır. İletişim: berin@aysha.com.tr

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın