Kudüs ah Kudüs

29 Temmuz saat 6 civarı büyük bir heyecan ve merakla Hz. Peygamberimizin üçüncü mescit ilan ettiği ve müminle münafığı ayırt etmenin bir vakası olarak Kura’n-ı Kerim’de anlatılan miraç hadisesinin geçtiği, üçüncü Hareme yani Kudüs’e gidiyorum. İçimde sonsuz bir mutluluk var kendimi umreye gidiyormuşum gibi hissediyorum, dilimde dualar gönlümde niyazlar… 

 

Yanımda yine hafızım var, umrede yoldaşım olan, hafızlığına gıpta ettiğim can yoldaşım Mescid-i Aksa’da da yanımda olacak. Onunla öyle hayaller içindeyiz ki Aksa’nın her bir toprağını adımlayıp hatimler okuyacağız. Cüzleri on beşer paylaşırız diyoruz. Tıpkı Bosna gibi, Kuran’ın hıfz ettiği bir mekân olsun istiyorum Mescid-i Aksa.

Şimdi havaalanındayız, etrafım gençlerle doldu. Herkes Mescid-i Aksa’yı anlatıyor, Onlar anlattıkça geleceğe dair umutlarım artıyor. Çoğu üniversitelerde Aksa dersleri almış tek tek nerede ne var, hangi Peygamber hangi kutsal mekânda, hepsi dillerinde… Kendimden utanıyorum başladığım bir kitabı bile yoğunluktan bitiremeyişime ve sessizden gözyaşı döküyorum.

İşte uçaktayız az kaldı diyoruz Aksa’mıza, Kudüs’ümüze, rüyamızı süsleyen peygamber şehrine kavuşacağız. Mutluluk, hayaller, dualar dualar, biliyoruz ki az sonra Hz. İbrahim’in bizim içinde Rabbine niyazda bulunduğu üçüncü hareme kavuşacağız! Ve nihayet Tel Aviv’e indik.

Hepimiz aynı yolda koşarak pasaport kontrolündeyiz, kontroller yapıldı geçtik çok şükür bir engele takılmadan… Kudüs’e kavuşacağız diye birbirimize bakarken öfke dolu bir kadın ceberut bir hal ile geldi elimizdeki bütün pasoportları topladı aldı ve gitti. Biz baka kaldık, “Ne oldu niçin pasaportumuz alındı? ” diye İngilizce, Arapça, Türkçe anlayabilecekleri her anlayacağı dilden sorduk ama İsrail Devleti’nin adamları bize karşı simsiyah bir mermer oldular.

Taştan ses çıktı onlardan çıkmadı, korkunç bir hayal kırıklığı. İnsan hakkı yok, devlet hukuku yok, yeşil pasaportlar tekrar geldi bize “Geçin” dendi. Bizde çantalarımızı alıp geçtik. Zannettik ki gerisi arkamızdan gelecek ama ne yazık ki zalim İsrail 77 kişiyi benim biricik arkadaşım da dâhil sınır dışı ettiler.

“ Bırakın biz de dönelim”  – Hayır!

“ Çantamızı alalım” –Hayır!

“ Çantasını vereyim”  – Hayır!

İnsanlık dışı bir uygulama ile havaalanında 23 kişi pasaportlu ve vizeli olmalarına rağmen; annesi kızından, oğlu babasından ayrılmış bir vaziyette kırgın üzgün ve öfkeli bir şekilde kalakaldık. İkindi oldu havaalanından ayrılamıyoruz… Zira yarımızı, bir parçamızı, sevdamızı, hayallerimizi orda bırakıyoruz. Sonra tur sözcüsü bizi belki de kendimize getirdi; “ Dostlar Aksa bizi bekler nasip olmuşken yüz sürelim.” Boynumuz bükük ama içimiz öfke dolu düştük Mescid-i Aksa yollarına. Otelimize vardık eşyalarımızı bıraktık işte Aksa sokaklarındayız… Kadim şehir Kudüs az kaldı, iki adım sonra surların kapısından içeri gireceğiz. İşte surları aştık tıpkı bizim Mardin evleri ve sokakları gibi her yer taştan, Sur içindeki sokaklarda bütün İslam âlimlerinin isimleri var. Hızla iniyoruz basamakları, işte karşımda bir kapı…

Kapının adı Kuran’dan “Babu Hıtta.” Hitta kapısı, Kura’n Kerim’de Allah’ın “Kudüs’e girerken tövbe ederek girin, Hitta edin, affet affet diyerek girin” dediği; Yahudilerin ise Hutta (buğday, buğday) diyerek Allah’a tövbe etmedikleri kapı… İşte tam altındayım.

Tövbe Ya Rabbi, binlerce tövbe, bilerek yaptıklarımız, bilmeyerek yaptıklarımıza tövbe… “Bizi affet, senin mekânlarını koruyamadık bizi affet”, diye tövbeye durmuşken inanamadığım bir şey oldu. 10-15 İsrail askeri benim geçiş kapıma konmuşlar, Mescid-i Aksa’ya girmem için izin almam gerekiyormuş, ne acı ya Rabbi, ne zülüm, ne katlanılamaz bir acı.

Pasaportları verdik tek tek incelendi ve “Geçin” dendi, işte o anda Mescid-i Aksa’nın o muhteşem kubbesi karşımdaydı. Koşmaya başladım sanki ayaklarım yerden kesilmişti uçuyordum. Allah’ım bu nasıl bir mutluluk ve bu nasıl bir onurdu? Bütün Peygamberlerin yolunun uğradığı bir mekânda Aksa’daydım. Gönlüm coşmuş gözyaşlarım yerinden fırlamış, büyük bir buluşma, hasrete kavuşma vardı. Yıllardır hasret kaldığın sevgiline kavuşma gibi, annene kavuşma gibi, yitirdiğin evladını bulma gibi bir kavuşma. Kudüs bir aşktır, aşkın şehridir diye boşuna söylenmemiş dedim…

Rabbim hepimize Kudüs aşkını ve oraya kavuşmayı nasip eylesin.

Nursen Turgut

Ayşe Özgün

Moda ve alışveriş kategorilerinde trend stiller ve markalardaki indirimler, kampanyalar hakkında bilgiler sunar. Sağlık uzmanı olan editörümüz uzmanlaştığı alanlarda farkındalık yaratmayı hedefliyor. İletişim: ayse.ozgun@aysha.com.tr

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

site açmak