Merhaba!
Yine sabaha bomba gibi uyanmış olmalısınız.
Şimdi size sihirli 10 adımdan bahsedeceğim ve bu adımları attıktan sonra sizi mutsuz eden her şeye veda edeceksiniz.
Demek isterdim. Ama diyemem. Demem…
Demem, çünkü bu bakış açısına hiç katılmadım.
İnsanın aradığı mutluluk ve huzuru, nerede ve nasıl bulacağı ile ilgili bir reçete olabileceğine de inanmıyorum.
Bilakis, modern insanın en büyük mutsuzluk ve umutsuzluk nedeni de bu “mutlu olmak zorunda olma” ezberi bence. Uzaktan davulun sesinin hoş gelmesi örneğince her insan bir diğerinin öyküsüne öykünebilir. Zira yeterince yakından bakılmadığında her öykü kusursuz görünecektir. Hele şimdi bir de sosyal medya var ki…
Modern insanın sahip olmak zorunda olduklarının listesi uzadıkça, sahip oldukları bütün çokluğuna rağmen azalıyor. Ne garip çelişki değil mi?
Eski zamanlarda ancak hayalleri süsleyebilecek olan güzelliklerle dolu yaşamlar ve bütün bu güzellikler içerisinde olmasına rağmen mutsuz, umutsuz ve yalnız insanlar…
Bir yerlerde bir eksiklik, bir kopukluk, bir sorun var.
Sorun bence mutlu olmak ve mutmain olmak arasındaki farkta saklı. Mutluluğu kalıcı bir iyilik hâli olarak algıladığımız sürece bir toz bulutu olmaya devam edecek çünkü.
Reklamlarda güneş ışıkları vuran kocaman evlerinde kocaman gülümseyen mutlu insanların yaşamlarını görmeye devam ettikçe de bu uykudan uyanacağa benzemiyor modern insan.
Evet herkes mutlu olmak istiyor. Herkes sorunsuz bir yaşam istiyor ve bunu istemek de son derece doğal.
Ama gözden kaçırdığımız nokta sorunsuzluk diye bir gerçeğin olmadığı… Çürümeyen yiyeceklerin gerçek olmaması gibi gerçek bir yaşamın da sorunsuz olması mümkün değildir. Sorunlar ve kusurlar, gerçeğe işaret ederler.
İşte size muhteşem bir dünyanın kapısını aralayacak 10 adım!
İçinize doğru o 10 adımı atın. Korkmayın. Bir 10 adım daha atın.
Can yakan, iç burkan, ağlatan; kanatan ne kadar deneyim varsa onlarla karşılaşın.
Mutmain olmak, itminana ermek; güven, huzur ve emniyet içerisinde hissetmek, karar kılmak demektir. Mutmain olan insan için mutluluk bir duygudur. Sevinç, neşe, heyecan, korku gibi yaşanan ve son bulan bir duygu.
Belirli bir merkezde sabitlenmek ve o merkez etrafında olabildiğince geniş bir açı ile dönebilmek; hareket edebilmek demektir. Gerçek hürriyettir…
Öyleyse sevgili okuyucu, reçeteleri bir kenara bırak ve derdin ne imiş bir bak. Mısrî’nin dediği gibi:
‘’Dermân arardım derdime; derdim bana dermân imiş,
Bürhân sorardım aslıma, aslım bana bürhân imiş.’’