![kadınlığın keşfi](/wp-content/uploads/FotoArsiv/2666.jpg)
Adem ile Havva’dan beri süregiden bir kadın-erkek algımız var. İnsanlık kadar eski… Dönemlerden ve kültürlerden etkilenerek değişen ve dönüşen, belki de kimi yönleriyle aynı kalan ama her halükarda daima topluma “ritim” veren… Burada kadınlığın, toplumsal yönünden ziyade psikolojik yönüne odaklanmaya davet ediyorum sizi.
Dış dünyada kendinizi nasıl ifade ettiğinizden ve hangi yönlerinizin ön planda olduğundan ziyade, içinizde kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Erkeklere özgü olarak bilinen bazı özellikler taşıyor musunuz? Bunları oranlayabilir misiniz? Güçlü müsünüz? Gücünüzün kaynağı ne?
Kendimizi nasıl hissettiğimiz ve nasıl göründüğümüz çoğu zaman farklıdır. Çoğu kadın, iç dünyasında kendini güçsüz ve korunmaya muhtaç hissettiğini, ancak hayatta kalmak için güçlü görünmek zorunda olduğunu söyler. Kimi kadınlar ise iç dünyalarında çok güçlü olmalarına ve dışarıdan fazla bir şey beklememelerine rağmen zayıf ve yardıma muhtaç görünebilirler.
Bütün bu farklılıklar, ilişkilerimizin niteliğini belirleyen şeylerdir. Kendini tanımak için iç dünyasına yoğunlaşan bir kadın, daha önce fark etmediği şeyleri fark etmeye başlayabilir. Bu farkındalık, onda bazı değişimleri de beraberinde getirir. Adeta daha önce ayak basılmamış kıtalar vardır içinde ve o bir kaşif gibi bu coğrafyanın izindedir.
Bu heyecan verici yolculuk, hayatına anlam katar. Çocukları ve ailesi için isteklerinin ve beklentilerinin ne olduğunu ayırabilir. Sadece kendisi için neler istediğini ve neden bunları istediğini keşfetmeye başlar. Büyük ve önemli kararlar alır belki de…
Bir kadının kendini keşfetmesi, dünyayı daha güzel bir yer yapar. Çünkü kadınlar, insanlık orkestrasına ritim veren şeflerdir!..