Sanatta Yaratıcıyı Aramak

Sanatçı, Ya Sani: Her şeyi sanatla yaratan, kainattaki eserleri en güzel sanatla yaratan. Kusursuzluğun ve tüm kusursuzluklardan münezzeh olan Rahman’ın adıdır Ya Sani. Her türden (insan, hayvan, bitki ve diğerleri) aynı temel özelliklerden milyarları yaratacak kadar kusursuz. Birbirine benzeyen ama bir o kadar da farklı olan kullar… Her birine ayrı fıtrat ve karakter bahşeden Allah, her birine 5 duyu organı verip farklı hisler yaratan Allah.

“Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Halbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır. Şüphesiz O yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” Neml/88

Bu Ramazan ibadetlerinizi düzene koymak için çaba sarf edin.

 

Her şeyden haberdar olan ve bunu muazzam bir sanatla yapan bir Yaratan. Bu kainattaki tüm övgülere layık olan ve kusursuzluğu tanıtan tek varlık. Bizleri nimetleriyle doyuran, diğer kullarıyla birleştiren ve ahret yolculuğunda misafir eden Allah. O’nu şükür edilen, olmasını istediğimiz duada kapısına gidilen olarak biliriz. Hâlbuki O, çok yönlüdür. Dünyada gördüğümüz ve görmediğimiz tüm eserlerin zanaatkârıdır. Yerden göğe var olan insan ve hayvanın, bitki ve cinin Sani’sidir. Yaratıcı olarak var ettiği her şeyi kula gösterir ve devamlılığını sağlar. Bu durumu ise Hicr suresi 28. Ayette “Hani Rabbin meleklere, “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin” demişti.” Şeklinde açıklayabiliriz.

Allah Hz. Adem’i var etti ve meleklerine kulun varlığına itaat etmeleri için emretti. Bu noktada sanatın ilk örneği olan insanı “Ahsen-i Takvim” (Güzel Ahlak) üzerine yarattı. Ancak insanı güzel kılan sadece ahlakı değil sadece ona bahşedilen “akıl ve irade” bilinciydi. Çünkü Rahman,yarattığı kulunda sanatının tecellisini görmek ister. Büyük İslam Şairi Necip Fazıl Kısakürek’in de dediği gibi “Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış, marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış”. Bu özdeyişten yola çıkarsak anlarız ki, kul kendisinin bir sanat eseri olduğunu görmeli ve idrak etmelidir. Ardından kendisini var eden zanaatkârının dokunuşlarını ruhunda hissetmelidir. Elbette ki en güzel tanıma ve teşekkür biçimi de O’na hamd ederek sunulur. Allah övülmeye layıktır ve kulu bu halde görmeyi ister. Bu tabii ki sadece ademoğlu için değil melekler ve cinler için de geçerlidir. İnsan kendini keşfedince hem Allah’ın ilim, kudret, semi, hikmet gibi sıfatlarını anlamlandırır hem de varlığının bir yaratıcıdan olduğuna iman eder.

Kullarını “haşr edecek” (yeniden diriltecek) olan Allah, her şeyin mutlak yaratıcısı ve üstünüdür. Bunu da zaten birçok ayette olduğu gibi Haşr, 24’te “O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” Diyor.

SANATI DOĞADA ARAMAK

Kendimizde olduğu kadar yatsı vaktini anımsatan doğada da haşr fiilini görmeliyiz. Her bahar açan çiçekler ve ağaçlar nasıl da insanın yeniden haşrolacağının bir temsili değil mi? Demek ki şu fani dünyada bile yatattığını yeniden dirilten Allah, ahret hayatında da tüm kullarına yeniden hayat verecek. Her hayvanata ve bitkiye başka renk başka koku başka fıtrat yükleyen Rahman, kuluna yine bunlardan da faydalanması için izin sunmuş. İşte böyle harşmetli ve merhametli bir yaratıcının kulları olmaktan şeref duymalı bize sonsuz rahmet ve merhamet eden Rabbi’mize her gün teşekkür etmeliyiz. Bu Ramazan-ı Şerif’te bizi yaratan zanaatkârımızın ve nimetlerinin farkına varmak duası ile..

Ruhunuzu ve doğayı keşfedin.

 

Ayşe Özgün

Moda ve alışveriş kategorilerinde trend stiller ve markalardaki indirimler, kampanyalar hakkında bilgiler sunar. Sağlık uzmanı olan editörümüz uzmanlaştığı alanlarda farkındalık yaratmayı hedefliyor. İletişim: ayse.ozgun@aysha.com.tr

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın