Kadına Soyadı Özgürlüğü

Bu nasıl mı oldu?
Anayasa Mahkemesi, evlendikten sonra kendi soyadını kullanmak isteyen kadının aleyhine verilen bir kararı bozdu ve kadının evlendikten sonra eski soyadını kullanmasının önünü açtı. Bu kararı ile Anayasa Mahkemesi, evli kadının, evlilik öncesi soyadını tek başına kullanabileceğine dair karar verdi. Evlilik öncesi soyadını kullanmak isteyen bir kadının başvurusunu kabul edilebilir bulan Anayasa Mahkemesi, kocanın soyadını kullanma zorunluluğunun Anayasa’nın “kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlığını taşıyan 17. maddesinde tanımlanan manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkına yönelik bir müdahale oluşturduğuna hükmetti.
 
Resmi Gazete’de yayımlanan kararda, birey olarak kimliğin belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri ve vazgeçilmez, devredilmez, kişiye sıkı surette bağlı bir kişilik hakkı olan soyadının kişinin manevi varlığı kapsamında olduğu özellikle vurgulandı. Mahkeme kararının son derece net olduğunu belirtmekte de fayda var.
 
Peki bundan sonra neler olacak?
 

Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı pratikte maalesef pek de kolay uygulanabilir değil. Bunun için Medeni Kanunumuzda bir takım değişiklikler yapılmalı. Aksi halde, evlenmeden önceki soyadını kullanmak isteyen tüm kadınların ayrı ayrı dava açması gerekecek. Umarım Meclis bir an önce böyle bir değişiklik yoluna gider de iş yükü altında boğulan mahkemelere ek iş çıkmaz.

 Soyadı değişikliğinin biz kadınlar için önemine gelince…

Bizler gibi ataerkil toplumlarda kadın evlenince erkeğin soyadını alır, tüm kütük bilgilerimiz de erkeğin kütük bilgileri ile değiştirilir.  Örneğin 40 yıldır İstanbullu olan bir kadın evlenince bir anda Ankaralı olur. Kadının soyadını evlilik nedeni ile bırakması yönündeki yasal zorunluluk, kimlik karmaşasına neden olduğu gibi kadının sosyal yaşamındaki konumuna da zarar verebilmekteydi. Düşünün ki meşhur bir sanatçı uzun yıllar kendi soyadıyla çalışmış. Evlenince bir anda yeni soyadıyla tanınması zorlaşmakta. Diğer yandan, kadının kendi soyadını seçmesi ve kullanması da en doğal haklarından biri. Evlendikten sonra da bu hakkın korunması aile birliğini ve kamu düzenini kuşkusuz geliştirecektir.

 
Hukukumuzda kadın için pozitif ayrımcılık yapılması yönünde birçok kanun, kural bulunmasına rağmen günlük hayatımızda pozitif ayrımcılığı bir tarafa bırakın; eşitliğin sağlanmasında dahi büyük eksiklikler bulunmakta idi. Ne var ki soyadı kullanımı ile ilgili bu gelişmeler bir hayli umut verici. Aynı umut verici çalışmaların ‘Kadına Yönelik Şiddet’, taciz ve tecavüzleri konularında da yaşanması umudu ile…
 
Kısa bilgilendirme:
Medeni Kanunumuzda düzenlenen soyadı, vazgeçilemez, devredilemez ve feragat edilemez, kişiye sıkı surette bağlı bir hak olup mutlak haklardan olması nedeniyle herkese karşı ileri sürülebilen ve yasayla özel olarak korunan bir haktır. Soyadı kavramının tarihi gelişimine baktığımızda,  uzun yıllar sadece erkekler için bir kimlik belirleme unsuru olduğu ve kadının soyadının genellikle babaya veyahut kocaya bağlı olarak değiştiğini görmekteyiz. 
 
Ülkemizde Soyadı Kanunu’nun kabul edilmesinden sonra kullanılmasının yasal bir zorunluluk haline gelmesiyle birlikte; soyadı bireysel kimliğin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. 1926 tarihli Medeni Kanun’da soyadının kazanılmasına ilişkin kurallara yer verilmişti ancak soyadı taşımayı zorunlu kılan bir yasa bulunmamakta idi. 1934 yılında Soyadı Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile soyadı kullanmak zorunlu hale gelmiş ve böylece Medeni Kanun’un soyadına ilişkin hükümleri uygulama alanı bulmuştur.
 

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

site açmak