– Stil sahibi, giydiği her kıyafetle dikkatleri üzerine toplayan bir anne ve kostüm tasarımcısı bir babanın oğlu olan Pierre Balmain, 18 Mayıs 1914 yılında Fransa Saint Jean de Maurienne’de dünyaya gözlerini açar.

– En büyük ilham kaynağı, babasının arşivlerinde bulunan XVI. Louis döneminin kostümleri olan Balmain, işe 8 yaşından itibaren kumaş parçaları biriktirerek, önce oyuncak bebeklere daha sonra da kuzenleri ve arkadaşları için elbise dikerek başlar.

– Güzel sanatlardan mezun olduktan sonra bir süre modelist olarak çalışan Balmain, annesinin isteği üzerine mimarlık eğitimi de almaya başlar ve bu süre boyunca modanın sadece sanat değil, bir ekonomi olgusu olduğuna da karar verir.

– O dönemde Paris’in en ünlü modacıları olan Coco Chanel, Elsa Schiaparelli ve Jeanne Lanvin gibi birçok modacıdan etkilenir. Tiyatro yazarı Jean Soyeux ile babası gibi tiyatro kostümleri üzerine çalışmaya başlar. Kostümlerinde yaşadığı büyük başarı ile ‘Lida Gazetesi’ne konu olur ve ardından Robert Piguet ile çalışmaya başlar.

– 1934 yılında sofistike, rahat ve zarif bir çizgiye sahip olan Balmain, moda illüstratörü olarak çalışmaya devam eder. Bu dönemde Yunan Prensi George ile evlenecek olan Prenses Marina ve kardeşi Prens Galles, Balmain’den kendilerine özel çizimler yapmasını isterler. Ve 5 yıl boyunca Pierre onlara özel çizim yapar.

– 1945 yılında kendi modaevini açan Balmain, başta müşteri bulmakta sıkıntı çekse de ‘La folle Chaillot’ oyununun kostümlerini tasarlayarak tekrar yükselişe geçer. Telefon numaralarından esinlenerek adını koyduğu ve ikonlaşan ‘Elysees 64 83’ parfümü ile de moda dünyasında bir ilki başlatır.

– Balmain, tasarım anlamında istediği çizgiye ulaşıp mimarlığı ve dikiş tekniği arasında kuvvetli bir bağ kurar. Kumaşlarında da pilise ve pili teknik sistemleri kullanmaya başlar. Ardından 27 Mart 1946’da sunduğu Sonbahar-Kış koleksiyonuyla büyük kaplar, jüponlar, dantel ve tüllerle kabartılmış etekler, mini buluzlar ve mücevher tasarımları ile büyük ses getirir.

– 1947 yılında ‘Jolie Madame’ adını verdiği ikinci parfümünü moda dünyasına sunmuş ve bu parfümü ile sektörde büyük ilgi uyandırmıştır.

– Moda eleştirmenleri; basit yeşil, kahverengi, kırmızı ve lavanta kumaşların yanı sıra kıyafetlerin rafine edilmiş çizgilerinden çok etkilenir. 1949 yılında Fransız moda basını, haute couture üçlüsü olarak Dior, Jacques Fath ve Pierre Balmain’i gösterir.

– 1962 yılında ‘Glasgov’ adını verdiği ekoseli kumaşlarla kalça hizasında biten ceket, kalın kemer, düz dar etek ve eldiven kombiniyle oluşturduğu silüet; bir dönem boyunca kadınların tarzında belirleyici olur.

– Artık Balmain vücut postürünü çok iyi bilen ve nerede ne yapması gerektiğini iyi bilen bir tasarımcıdır. 1970’li yıllarda Balmain’in oluşturduğu kadın silüetler; kadınları daha elegant, zarif ve uzun göstermeye başlar. Bu sebeple de özellikle New York, Singapur, İran, Libya, Afganistan ve Brezilya’nın jet set aileleri ve kraliyet üyeleri, tasarımcının kıyafetlerini giyebilmek için Fransa’ya seyahat ederler.

– Tasarımcı, 1980’li yıllarda oluşturduğu maskülen çizgiyle yine dikkatleri üzerine toplamış ve dönemin en ünlü sopranosu Maria Callas, Prenses Lobkowichz, Charlotte Gainsbourg’a özel gardıroplar hazırlamaya devam etmiştir.

– Pierre Balmain 1982’de öldükten sonra, tasarımcının 1951’den beri asistanlığını yapan Danimarkalı tasarımcı Erik Mortensen, 1990’a kadar şirketin haute couture çizgisini daha da yükseğe çıkartır. Mortensen, markanın çizgisini korur ve Pierre Balmain’in mirasına sahip çıkar.

– Christophe Decarnin, Şubat 2006’da Balmain kadının hazır giyim hattını devraldı. Kentin etkisi, zengin ve zarafete olan ilgisi ile Christophe Decarnin; artık markanın dna’sına derinlemesine nüfuz eden, şık olduğu kadar asi rock and roll genini de tanıttı.
