“Bi.Re.Y’’ Bir Resim Yap projesine nasıl dahil oldunuz? Proje ile amaçlanan hedef nedir?
İnsanların duyarlılıklarının azaldığını düşünüyorum. Eğer kendinde bir sıkıntısı olmayan insan, bir başkasının sıkıntısına daha duyarlı bir gözle bakamaz ise insanlığımızdan uzaklaşmış oluyoruz aslında. Her hastalıkta, sıkıntıda durum böyle bence. Alzheimersa, sadece bu hastalığı yaşayanları değil, belki onlardan daha fazla bu hastalığı yaşayanların yakınlarının yaşadığı bir rahatsızlık. Benim yakınlarımda da var ve şahit olduğum büyük sevgiler de var. Çünkü alzheimerde insanlar sevdiklerini, aşklarını, evlatlarını pek çok şeyi unutabiliyorlar. Beyin farkında olmadan bambaşka bir dünyaya kapı aralıyor ve siz o dünyanızın içinde o kişi ile olan iletişiminizi kaybediyorsunuz. Çok zor bir durum… Bizler de bu proje ile farkındalığı artırmak istiyoruz. Ve özellikle bunu yaşayan insanların ve ailelerinin birlikte olmalarını ve verdiğimiz desteği, yüreği ve sıcaklığı hissetmelerini istiyoruz.
Proje kapsamında siz nasıl bir resim yaptınız? Çıkış noktanız ne oldu?
Ben bir babanın evladını yavaş yavaş kaybedişini resmetmek istedim. Aslında bu bir annenin evladını ya da bir babanın torunu da olabilir. Benim tanıdığım çok yakın bir aile dostum, bir amcamız yavaş yavaş artık kızını tanıyamaz hale geldi. Ben, kızının arkadaşıyım. Biz gittiğimiz zaman hepimizi güler yüzle karşılıyor ama kim olduğumuzu bilmiyor. Ben bunu sadece misafirliğe gittiğimde yaşadım oysa onlar her gün aynı evin içinde bunu yaşıyorlar. Bu çok zor bir şey. Ama zorlukla mücadele etmek de insanların içinde var. Sevginin gerçek göstergesi de böyle zamanlarda ortaya çıkıyor. Sadece bunun bilinçle yapılması gerekiyor. Bu yüzden doktorlarımızın dediklerini çok iyi dinlemek, bu konuda fazlaca araştırmak gerekiyor. Benim resmimde bir baba var, kızına sarılmış. Aynı şekilde bir yansıma var. İkinci resimde yavaş yavaş baba artık kızını tanıyamaz oluyor. Gittikçe resim silikleşiyor ne yazık ki, alzheimer hastalığında olduğu gibi.
Alzheimer bir tanıdığınız ya da akrabanız oldu mu? Bu hastalığa dair farkındalığını nasıl oluştu?
Tabii bu sadece tanımışlıkla ilgili değil. Ben 8-9 senedir sağlık programı yaptığım için, zaten farkındalığım alzhimeri anlatmak üzerine kurgulandı. Yani Alzheimer Derneği Başkanı ve bu konuda bilgi sahibi olan doktorlarımızı misafir ettik ve onlara sorduk, anlattırdık. Halkı bilinçlendirmesi için televizyondan konuşturduk. İnsanlar kendilerini, yalnız olmadıklarını fark ettiler. Ve olası riskli durumları öğrendiler. Bu insanların neler yaşadığını anlamaya çalıştılar. Ailemde yok, fakat oldukça yakından şahit olduğum dostlarım, arkadaşlarım oldu ve programda da doktorlarıma pek çok defa bu hastalığı anlattırmaya çalıştım zaten.
Hafta içi her sabah canlı yayın yapıyorsunuz. Bu tempoya ve sert geçen kışa özel neler yapıyorsunuz?
Müthiş bir adrenalin aslında bizim programda yaptığımız, yani benim için öyle. Müthiş bir enerji ile giderim, her zaman şükrederim sevdiğim bir işi yapıyorum, güzel insanlarla çalışıyorum diye. Gerçekten hayatınızda önce iş sonra eş; sizi genç ve dinç tutan, hayata bağlılığınızı artıran. Para dahil diğerleri daha sonra geliyor. Mesela benim için kar-kış da fark etmiyor ama tabii şöyle bir durum, hassasiyetim var. Ekrana çıkıyorum, izleyiciye olan saygımızdan, onlara olan ihtimamızdan sağlığımıza dikkat ediyoruz. Benim işe gitmemem diye bir şey söz konusu olamaz, çok acil ve kötü bir durum olmadıktan sonra. Ben de elimden geleni yapıyorum.
Özel kürlerim var; birkaç tanesini paylaşayım sizinle. Bir tanesi bal ve karabiber. Balın içine toz karabiberi koyup karıştırıyorum. Sabah ilk yediğim ve gece son yediğim, bu ballı karabiber roluyor. Öncesinde su içiyorum ama sonrasında içmiyorum, yemek yemeyi de kesiyorum. Biraz da yakıyor boğazınızı, benim içim muazzam bir lezzet ve çok iyi geliyor. Özellikle iltihabı çözüyor. Onun dışında yoğurt kürlerim var. Yoğurt beni çok doyuruyor, eğer sağlıklı zayıflamak ve zayıflamak için yapacağınız şeylerle açlık hissetmemek istiyorsanız; yoğurt hem doyurucu, sağlıklı hem de lezzetli. Mesela yoğurdun içine haşlanmış nohut koyup öyle yerim ben. Yine yoğurdun içine salatalık koyup cacık yaparız ama ben kabakla yaparım. Bir kabağı rendeleyin yoğurdun içine, muhteşem olduğunu fark edeceksiniz. Üstelik lezzeti daha fazla ve ilk andaki kabak tadı, salatalıktan çok farklı gelmeyecek. Müthiş bir alternatif olacaktır. Zerdeçal ve zencefil koyarım yoğurdun içine. Bazen birer birer bazen de ikisini birden koyarım. Eğer akşam son yemek olarak bunu tüketirseniz, midenizi de rahatlatacak ve sabaha çok daha zinde uyanmanızı da sağlayacaktır. Yani yoğurt benim için vazgeçilmez. Acı ve biraz da limon koyarım yoğurdun içine, bu da bir başka kürüm. Yani içinde yoğurt olsun, renklendirip yoğurtla karnımı doyurmayı çok seviyorum.
“Zahide Yetiş’le” ile de birçok insan ulaşıyor, sosyal sorumluluk projelerini programınıza da taşıyorsunuz. Program nasıl gidiyor, neler yapıyorsunuz?
Alzheimer Derneği Başkanı Işın Baral Kulaksızoğlu, inanılmaz bir kadındır. İşinde oldukça başarılı ve hassas, bilgili ve bunu çok iyi aktarabilen birisidir. Benim de yakın dostumdur ve yazdığım kitapta da bana çok yardımcı olmuştur. 2 kitap yazdım; ilk kitabım Dinle Hayat Sana Fısıldıyor’da gerçekten onunla yaptığımız sohbetlerle kitabı çok keyifli yönlendirmişimdir. Programda da şöyle; zaten bizim varlık sebebimiz hastalıklara karşı insanları önce hastalanmamaları için, hastalandılarsa da bununla ilgili nasıl çözümler bulunabilir üzerine. İzleyicinin anlayabileceği, hepimizi ilgilendiren, doğru sorularla doğru şekilde yönlenip hayatımıza katabilecek hale getirmeye çalışıyoruz. Bunu yaptığımızı düşünüyorum ve bunun yanında alzheimerla ilgili de hassasiyetimiz var. Bunu zaten 9 senedir yapıyoruz ekranda. İzleyicilerimizin görüşlerini ve yaşamlarındaki değişiklikleri de aynen takip ediyoruz.
Aysha Dergi ve aysha.com.tr okuyucularının da yakından takip ettiği, daha uzun ve ayrıntılı bir röportajını görmek istediği bir isimsiniz. Okuyucularımıza söylemek istedikleriniz var mı ?
Öncelikle sizlere teşekkür ediyorum, Aysha okuyucularıyla bu satırlarda buluştum, çok da mutluyum bundan. Ben de takip ediyorum sizleri ve çok da keyifle okuyorum. Bilginin olduğu her yerde akıl var, aklın olduğu her yerde insan olmalı. Bu bizi güzelleştiriyor, rahatlatıyor, büyütüyor, huzurlu kılıyor… Bilmezsek korkuyoruz, tedirgin oluyoruz. O yüzden hastalıklar dahil her şeyi bilmek gerekiyor, bilmek için de okumak gerekiyor. Sizler de buna aracılık ediyorsunuz. Teşekkür ediyorum.