Yıldız Senmişçesine GÜLÜMSE

Psikologlar, insanların belirli davranışlar yoluyla duygu sergiledikleri konusunda hemfikirdir. Irk, kültür, din, renk veya herhangi bir ayırt edici özellikten bağımsız olarak, bazı duygu ifade biçimleri hepimiz için ortaktır. Bunların başında da ‘’Gülümsemek’’ gelmektedir.

Gülümsemenin bizi hayatın zorlukları karşısında daha iyi, daha güzel ve daha güçlü kılma gibi muazzam bir etkisi vardır. Zira gülümsemek, mutluluğa karşı doğal, istemsiz bir tepkidir. Sadece 14 kası hareket ettirin ve hayatınız nasıl pozitif yönde değişeceğine inanamayacaksınız.

Dr. Şahin Durmuş

Diş Hekimi

Gülümsediğimizde beyinde ne olur?

Bazen bizi mutlu eden anlar yaşarız, örneğin eski bir arkadaşla yollarımız kesiştiğinde veya beklenmedik sürprizlerle karşılaştığımızda ve ilk tepkimiz plansız bir gülümsemedir. Mutluluk hissi, endorfin hormonunun üretimini uyarır. Sinir uyarıları, çene kaslarını uyarmak için beyinden yüz kaslarına doğru hareket eder ve gülümsemek kaçınılmaz olur. Bazense tam tersi bir durum yaşanabilir, kendini zorlayarak da olsa gülmek, beynimizin mutluluk hormonu olarak da bilinen endorfin salgılamasına neden olur ve mutlu hissetmemizi sağlar. Her ne açıdan bakarsak bakalım, gülümseme ve mutluluk arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. Beyni kandırarak da olsa ufak bir gülümseme, beyinde sizi daha mutlu hissettirebilecek güçlü bir kimyasal reaksiyona neden olur.

Bilim, sadece gülümsemenin ruh halinizi yükseltebileceğini, stresi azaltabileceğini, bağışıklık sisteminizi güçlendirebileceğini, özgüveninizi arttırabileceğini ve hatta hayatınızı uzatabileceğini göstermiştir.

MUTLULUK BİZİ GÜLÜMSETEN ŞEYDİR; PEKİ YA TAM TERSİ? GÜLÜMSEMEK DE BİZİ MUTLU EDER Mİ?

IGEA Brain and Spine‘dan nörolog olan Dr. Isha Gupta’nın belirttiği üzere, gülümseme beyinde endorfin, dopamin ve serotonin gibi bazı hormonların salgılanmasına neden olan kimyasal bir reaksiyonu tetikler. Endorfin ve Dopamin mutluluk duygularımızı artırırken, Serotonin salınımı stresin azalmasıyla ilişkilidir. Aynı zamanda düşük Dopamin ve Serotonin seviyeleri depresyon ve saldırganlıkla doğrudan ilişkilidir.

 

NEDİR BU ‘’FAKE IT TILL YOU MAKE IT’’ ETKİSİ?

‘’Fake It Till You Make It’’, yani ‘’Yapana Kadar Yapıyormuş Gibi Yap’’, İngiliz aforizmasının temelinde yatan psikoloji, bir kişinin özgüven, mutluluk, sevinç gibi duyguları taklit ederek, bu duyguları gerçek yaşamında gerçekleştirebileceğini göstermektedir. Başka bir deyişle, gülümseme ile beyninizi kandırarak mutlu olduğunuza inanabilir ve gerçek mutluluk duygularını tetikleyebilirsiniz.

Burada inanılmaz olan şey, sadece gülümsemenin fiziksel eyleminin insan bağışıklığını geliştirme ve güçlendirme konusunda önemli bir fark yaratıyor olmasıdır. Gülümsediğinizde, beyin kasları harekete geçer ve mutluluğun gerçekleştiğini varsayar. Bir bakıma beyin, gülümsemenin sadece bir yansıtıcıdır. Gerçekten mutlu olduğunuz için mi yoksa sadece numara yaptığınız için mi gülümsediğinizi anlamak zahmetine girmez.

Kansas Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, gülümsemenin vücudun strese tepkisini azaltmaya ve gergin durumlarda kalp atış hızını düşürmeye yardımcı olduğuna dair bulgular yayınladılar. Başka bir çalışma, gülümsemeyi tansiyonu düşürmekle ilişkilendirirken, bir diğeri gülümsemenin uzun ömürlülüğe yol açtığını öne sürmektedir.

Bu araştırmalara ek olarak sizi gülümsetecek veya en azından neden gülümsememiz gerektiğine dair referans olarak hizmet edecek daha birçok bilimsel çalışma var.

Çalışmalar bir yana dursun, olaylara pozitif yönde bakmanın onların günü atlatmasına yardımcı olduğuna tanıklık edebilecek bolca yaşayan, nefes alan, gülümseyen insanlar var.

GÜLÜMSEME VE RUH HALİ

Gülümsemek kesinlikle düşünme ve hissetme biçimimi değiştiriyor; gününüzün iyi geçmesini ve ruh halinizi güçlendirmek istiyorsanız, her sabah uyandığınızda kasıtlı olarak 60 saniye boyunca gülümseyin. Bunu düzenli bir biçimde yaptığınızda ve güne başlama rutini haline getirdiğinizde, hayatınızın nasıl pozitif yönde değişeceğine bizzat kendiniz şahit olacaksınız. Florida’lı bir başarı koçu ve meditasyon eğitmeni olan Jaime Pfeffer, “Gün içinde bir şeyler ters giderse, ruh halimi hızla değiştirmek için genellikle gülümsemeyi kullanırım.” diyor. Bunun kendisini daha az stresli hissetmesine, ruh halini hızlı bir şekilde pozitif yönde değiştirmesine ve olayları farklı bir perspektife oturtmama yardımcı olduğunu belirtiyor.

Bilim insanları tarafından gülümseme ve gerginlik arasındaki bağlantıyı bulmak için yapılan bir deney, günlük işlerini yaparken gülümseyen insanların çok düşük stres ve kaygı seviyelerinin yanı sıra tansiyon ve kalp atış hızlarının da düşük olduğu gösterdi.

BAKIMIZ DİŞLER VE DÜZENSİZ BİR AĞIZ YAPISI ÖZGÜVENİNİZİ ÇALIYOR OLABİLİR

Ağız ve diş yapısında meydana gelen ve kişiyi hem sağlık hem de görüntü açısından olumsuz yönde etkileyen diş çürükleri, diş kayıpları, deferme olmuş dişler konuşma yeteneğini, yemek yemeyi, uyumayı, yutmayı etkilemekle kalmayıp, özgüven duygusunu da zayıflatabilir. Çürük dişler ve diş kayıpları, yaşam kalitesi ve hatta kişinin sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Yapılan çalışmalar, çürük dişlerin ve diş kaybının benlik saygısı ve özgüven üzerinde önemli bir etkisi olduğunu göstermektedir. Benzer şekilde, eksik dişler çiğneme yeteneğinin yanı sıra kişinin diksiyonu ve yüz estetiğini de etkilemektedir.

Bakımsız dişler ve estetik olmayan bir diş yapısı düşük özsaygısı, sosyalleşememe, iş yapma ve günlük aktiviteleri gerçekleştirememeye yol açabilir. Günümüzde bu yan etkiler daha çok ergen ve genç yaştaki bireylerde görmekteyiz. Uzmanlara göre estetik bölgedeki anormallikler, özellikle ergenlik çağındaki kişileri psikososyal olarak etkilemekte ve bu da onların özgüvenini olumsuz yönde etkilemektedir.

Şunu iyi biliyoruz ki, ön diş kırıkları veya boşlukları kişinin ağız estetiğini etkileyen en önemli unsurdur. Yüz ve diş çekiciliği, yaşam kalitesinin önemli bir unsurunu temsil eder.

KUSURSUZ ESTETİK GÜLÜŞ TASARIMI TEDAVİ PLANLAMA PRENSİPLERİ

Estetik, nesnel ve öznel güzellikle ilgilidir. Nesnel güzellik, nesnenin kendisinin sahip olduğu kayda değer özelliklere dayanır. Bununla birlikte, öznel güzellik, gözlemleyen kişinin algısı ve duygusuna bağlıdır. Ancak gülüş estetiğindeki algı, kişisel değerlere, kültürel etkilere, estetik eğilimlere ve modaya gelen girdilere dayanır. Dolayısıyla gülüş estetiği, her türlü estetik tedavi için yeterince ele alınması gereken çok faktörlü bir konudur. Bir gülüşün nesnel güzelliği, çeşitli gülüş tasarım ilkelerinin uygulanmasıyla tesis edilebilir ve öznel güzelliğin yaratılması kozmetik değeri arttırmaktadır.

Bir hastanın gülüşünü yeniden yaratmak söz konusu olduğunda, hastanın mevcut diş yapısında daha beyaz ve daha parlak olan dişlere kaplama veya kuron yerleştirmek kadar basit değildir. Gülümseme, çevremizdekilere çeşitli duygular iletmenin yanı sıra kişinin benliğinin önemli bir yansımasıdır ve her bireye özgüdür. Aslında doktor ve hastayı estetik açıdan memnun eden bir gülüşün oluşturulmasında dikkatle düşünülmesi ve değerlendirilmesi gereken birçok faktör ve prensip vardır. Bu yüzden, İdeal bir gülüş oluşturmak ortodonti, ortognatik cerrahi, periodontal cerrahi, kozmetik diş hekimliği, ağız cerrahisi ve plastik cerrahi gerektirebilir.

Herhangi bir tedaviye başlamadan önce göz önünde bulundurulması gereken en önemli prensiplerden biri, diş hekiminin hastanın başlıca şikayetini ve endişelerini ve hastanın arzu ettiği nihai sonuca ulaşıp ulaşamayacağını keşfetmek ve tartışmak için zaman ayırması gerektiğidir. Hastanın tıbbi ve diş geçmişinin kapsamlı bir biçimde incelemesinden sonra, çene kaslarının ve temporomandibular eklemin değerlendirilmesini içeren kapsamlı bir diş muayenesi yapılması söz konusu prensiplerin en önemli unsurlarından biridir.

Kapsamlı bir değerlendirmeden sonra, hastanın tedavi seçenekleri hakkında bilinçli bir karar vermesi için tedavi seçeneklerini ve beklenen sonuçları hastayla birlikte gözden geçirmek, hem diş hekimi hem de hasta açısından göz ardı edilmemesi gereken diğer bir önemli prensiptir.

Estetik bir gülüş elde etmek için diş hekimi, gülümseme değerlendirmesine dışarıdan içe doğru bir yaklaşımla başlamalı ve bu nedenle, yüz oranları, çene ve ağız yapısı, dikey ve yatay düzlemlerde yüz estetiğinin değerlendirilmesi dahil olmak üzere, hastanın genel yüz özellikleri kapsamlı bir biçimde ele alınmalı ve değerlendirmesi yapılmalıdır. Hastanın yüzünde herhangi bir orantısızlık olup olmadığı değerlendirilmeli, yüz orta hattının diş orta hattıyla hangi oranda kesiştiğine bakılmalı ve hastanın interorbital çizgisinin ve oklüzal planları incelenmelidir.

Gülüş tasarımında önem verilmesi gereken başka bir konu da dudaklardır. Dudaklar, gülüşün sınırlarını oluşturduğu gibi eksiksiz gülüş tasarımında da önemli rol oynamaktadır. Hekimin, dişlerin ve diş etlerinin pozisyonunun doğru bir şekilde değerlendirilebilmesi için hastanın genel dudak yapısını, simetri durumunu ve dudak hareketliliğini ve buna başlı olarak genel diş görüntüsüne göre konumunu değerlendirmek için bir dizi fotoğraf ve veya video kullanması önemlidir.

Bu bileşenlerin her biri doğru değerlendirilip uygulandığı takdirde, kusursuz bir gülüş tasarımı elde etmemek imkansız hale gelmektedir. Şüphesiz ki gülüş tasarımında uygulanması hayati önem taşıyan bu prensipler tek başlarına yalnızca teknik prensipler olmaktan öteye gidemeyecektir. Burada en önemli unsur diş hekiminin kendisidir. Eğer yanlış diş hekimi ile çalışıyorsanız, sözünü ettiğimiz bu prensiplerin hiçbir yararı olmayacaktır. O yüzden, çalışılacak diş hekiminin gülüş tasarımında ne kadar tecrübeye sahip olduğu, ne gibi teknikler kullandığı, başarı yüzdesinin hangi seviyelerde olduğu gibi kriterler oldukça önemlidir ve göz ardı edilmemelidir. Çünkü gülüş tasarımında diş hekimi seçimi, kişinin bundan sonra hayatı boyunca kullanacağı gülüşü etkileyecektir ve hiç kimse daha bozuk bir ağız yapısı ve gülüş tasarımı istemez.

 

İrem U.

Aysha Dergi Yazı İşleri Müdürü olan İrem Uluerciyes, moda, güzellik, stil, güncel konularda yazılar yazıp, alanında uzman isimlerle röportajlar gerçekleştirmektedir.

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın