“Baba” deyince, hepimizin aklına “dağ gibi, evin direği ve otorite mercii, güvenilir, gönüllü finansman, sırtımızı yaslayabildiğimiz omuz” gelir.
Gamze Yurtlu
Babalar kız çocuklarının ilk aşkı, erkek çocuklarının ise ilk oyun arkadaşı diye bilinir. Bir yandan örf ve adetlerimiz “baba” yı çekindiğimiz, karşısında oturup kalkmamıza ve konuştuklarımıza dikkat ettiğimiz bir figür haline getirir. Baba olmak, anne olmak gibi değildir. Maddi manevi sorumluluk zinciri olsa da anne gibi biyolojisiyle özdeşleştirerek yaşamaz babalığını. Anne gibi toprağına bağlı olmayan ama daha fiziksel temaslar kuran “baba”, bebek annenin rahminde can bulmaya başlayınca hazırlanır babalığa. Erkekler, yaratılışlarından dolayı daha sonra konuşur, sosyalleşir, ilişkilere ciddi anlamlar yüklerler. Baba olma fikrini, kadınlara göre çok sonra düşünür, belki üzerine hayaller kurarlar. Baba olma yaşının, anne olma yaşı gibi “zamanı geldi” diyebileceğimiz bir standardı var mıdır? Erkekler biraz geç davranırlarsa daha mı evla olur? Yoksa kadınlar gibi erken kalkan yol mu alır? Bana kalırsa, anne olmak kadar acele ettirilen, mahalle baskısı yapılan bir husus değildir baba olma yaşı. Baba olmanın ideal yaşını sorsak 25’ten sonra uygundur diyecek birçoğumuz. Aslında 25 de 35 de uygun olur. Esas olan, baba olma vasfını taşıyabilmesi değil midir? Yavrusunu dokuz ay karnında, sütünü göğsünde taşıyan biricik annelerimize özel Anneler Günü kutlarken, babalarımız için Babalar Günü kutlamayı ihmal etmiyoruz. Alfabede nasıl A harfinin B’den sonra geliyorsa, Babalar Günü de Anneler Günü’nden sonra ve yine ABD’de ortaya çıktı. Bir Amerikan İç Savaşı gazisinin kızı olan Sonora Smart Dodd, annesinin yokluğunda kendisi ve dört kardeşini büyüten babasının doğum günü olan 5 Haziran’ı Babalar Günü ilan etme girişiminde bulundu. Aynı gün olmasa da ilk Babalar Günü 19 Haziran 1910’da Washington’un Spokane şehrinde kutlandı. Her yıl Haziran ayının üçüncü pazarının Babalar Günü olarak kutlanması ise 1966 yılında dönemin başkanı Lynon Johnson tarafından bildiri yayımlanması üzerine kesinleşti. 1972 yılında daha resmi bir atılım yapılarak Richard Nixon’ın kararıyla Babalar Günü resmi tatil ilan edildi. İlk bakışta, “Bunlar hep Amerikan oyunları” diyebiliriz belki. Ama hayatımızda bu kadar önemli yeri olan “baba” larımıza özel bir gün ayrılmasın mı? Özel günlerin nişanesi hediyeler için, “Aman kızım ne gerek vardı?” dese de babalarımız, biz incelik yapmaktan geri duramayız. Evet, erkeklere hediye almak kadınlara hediye almaktan daha zordur, çünkü ne alacağız? Babalara alınacak en özel hediyeler neler olabilir? Görece, parfüm, tesbih, kravat, kol düğmesi, gömlek, saat, cüzdan, kemer, ayakkabı alabileceğimiz hediyelerdir. Babalar Günü’nün özel olduğunu hangi hediyelerle hissettirebiliriz? Boş zamanını balık tutarak değerlendirebileceği bir olta alınabilir, çiçeklerin kadınlara özgü olmadığını göstererek sulayıp bakım yapabileceği bir çiçek de olabilir. Maket gemi malzemeleri alarak emek sarf edeceği bir şeyler ortaya çıkarmasını sağlayabiliriz.
Dizi ve filmlerde, yıllarca konu edilen aile babalarının veya yolları babalıkla kesişenlerin hikayelerini izledik. Peki bize göre en sevilen babalar kimlerdi? Aile Şerefi, Neşeli Günler, Gülen Gözler ve daha birçok Türk Filmleri’nin vazgeçilmez babası Münir Özkul, kalabalık ailesine harika bir babaydı, yeri geldi ailesinin namusu için bir zengin züppesini kılı kıpırdamadan öldürdü. Türk Filmleri’nde ideal baba olarak adını altın harflerle yazdırmayı başardı. Hem jenerik müziği hem de ismi “baba” temalı Süper Baba… “Bana bir masal anlat baba, içinde tüm sevdiklerim” diye devam eden şarkısıyla, usta oyuncu kadrosuyla 1993- 1997 yılları arasında yayınlanan dizide, seyirci, karısından boşanmış ama çocuklarına çok iyi bir baba olan Şevket Altuğ’un canlandırdığı Fiko’yu izledi. Peki “bababababaa” nidaları tanıdık geldi mi? Final yapıp yeniden ve yeniden çekilse de ilk yayına girdiği 2002 yılında, seyirciye, “İşte böyle bir komediye ve ‘bizden’ bir babayı izlemeye ihtiyacımız vardı” dedirtmiştir Çocuklar Duymasın. Haluk karakteri, tam bir Türk babası ve taş fırın erkeği olarak çocuklarına da epey korumacıydı. Küçük oğlu Havuç’un telefon almasına kızardı. O da sevgimizi kazanan babalardan oldu. Anadolu’dan kopup düz gelerek, türlü badireler atlatarak vardığımız Avrupa Yakası’nın biricik babası Tahsin Sütçüoğlu, merhum tiyatro sanatçısı Gazanfer Özcan’ın canlandırışıyla bizden biri gibi olmadı mı? 2004- 2009 yılları arasında yayınlanan, senaryosunu Gülse Birsel’in yazdığı, aynı zamanda evin kızı Aslı karakterini canlandırdığı dizi, Nişantaşı’nda geçen bir durum komedisiydi. Baba karakteri Tahsin’in gelenekselliği, babacanlığı, yufka yürekliliği, “geldi tık tık” deyişi ve tekli koltuktaki haliyle hafızamıza kazındı. Savaş Dinçer’in canlandırdığı beş kız çocuğu sahibi Nusret Bey’in ailesini, İstanbul’un en güzel semtlerinden Kuzguncuk’ta fırıncılık yaparak geçindirdiği hikayesini Ekmek Teknesi’nde izledik. 2002- 2007 yılları arasında yayınlanan En Son Babalar Duyar, adından anlaşılacağı üzere babalarımızın, eve ve bize dair bazı şeyleri ya hiç duymadığını ya da en son duyduğunu konu alan durum komedisiydi. Tornacı Mehmet Bey, tansiyon hastası olduğu için kızacağı durumları duymamasına özen gösterilirdi. O da bizden biri, çoğumuzun babası gibiydi. Hollywood yapımı filmlerde de “baba- çocuk” ilişkilerini izledik. 2006 yapımı The Pursuit of Happiness Will Smith’in öz oğlu ile kamera karşısına geçtiği dram filmiydi. Maddi olanaksızlıklarına rağmen dört dörtlük baba ve yaşına göre olgun davranan oğlunun hikayesi duygulandırıcıydı. Komedinin aranan ismi Adam Sandler’in başrolünü oynadığı 1999 yılında vizyona giren Big Daddy (Süper Baba) filminde, sorumsuz, bekar ve genç bir adam, arkadaşının beş yaşındaki çocuğuna babalık yapmak zorunda kaldı. Favori filmimi sona sakladım: Mrs. Doubtfire. 1993 yılında vizyona giren film, usta oyuncu Robin Williams’ın harika bir babayı canlandırdığı ve karısını yeniden kazanmak için dadı kılığına girdiği aile komedisiydi.