Hüzünlü bakışları ve oyunculuğuyla ekrana kitledi birçoğumuzu. Şimdi ise ünlü ozan Aşık Veysel’in hayatından esinlenilen “Aşık” filminde Aşık Veysel’in ilk eşi Esma olarak vizyonda görüyoruz. Meltem Miraloğlu’yla mesleği ve yeni projeleri hakkında konuştuk.
Oyunculuk, çocukluktan gelen bir istek miydi? Adım atma hikâyenizi bizimle paylaşır mısınız?
Ben kendimi bildim bileli her bulduğum yere sahne kurup oynuyormuşum. Temizlik yaparken müziğin sesini yükseltip dans ederek şarkılar söylemelerim, ilkokulda şiir yarışmasında kendi yazdığım şiirle aldığım ödülüm…
İlkokulda öğretmenimiz Türkiye haritasını çizmemizi ödev vermişti, tabi ki kopya kâğıdı kullanmadan. Onu birebir çizmiştim ve öğretmenimin bu duruma inanamayıp kulağımı çekmesi ve elime kalem kâğıt verip gözünün önünde çizmemi istemesi… Çizdiğimde de hayretler içinde izlemesi ve bunun üzerine benden özür dilemesi… Yine o dönemler ne zaman biriyle dertleşmek istesem elimde kalem – defter, yazılar yazıp bu şekilde teselli olmam, hayallerimi resim defterine çizmeye çalışmam… Ortaokul ve lise dönemlerimde okulun tiyatro sahnesinde olma durumum, lisede adıma şiirler ve sözsüz şarkılarının yapılması ve evin içinde sürekli birilerinin taklitlerini yapmam; zaten oyunculuk dışında hiçbir meslekte mutlu olamayacağımın göstergesiydi.
İlk Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde eğitim aldım, sonra sahne arkasından başlayıp sahne önüne geçmemle tiyatro hayatım devam etti. Zaten o zamanlar şu anki mesleğim benim için heves olsaydı, tiyatrodayken işimi ilerletemezdim. Tiyatro çok ciddi disiplin ve eğitim gerektiren; toplumun gelişimine, kalkınmasına ve eğitimine katkı sağlayan kutsal bir alan. Tiyatroda sahne almaya başladığımda, aldığım para yol paramı ancak karşılıyordu; bu şartlara rağmen ekibimizle çok büyük emekler ve zaman harcıyorduk. Tiyatrocular bu mesleğe gönülden iyi niyetli çıkarlarla bağlıdırlar. Tiyatroda bana kapılarını açan Cem Başeskioğlu’na sevgi, saygı ve dualarım her daim sonsuz olacak.
İnsanların sizi tanıması daha çok Hayat Devam Ediyor dizisi ile oldu. Dikkatleri üzerinize çektiğiniz bu projeye nasıl dâhil olmuştunuz?
Tiyatrodan sonra mesleğiyle Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı olan Harika Uygur benim elimden tuttu. Mahsun Kırmızıgül resmimi görüp bana bu kızı bulun demiş. Ben de Harika Uygur’un izniyle Boyut Film’e gittim. Mahsun Abi ve Murat Tokat ile görüşmeye gittiğimizde Mahsun Kırmızıgül, ‘’Hayat, sensin!’’ dedi ve benim hayatımın dönüm noktası oldu. Sonrasında öğreniyorum ki binlerce kişinin arasından seçilmişim. Tanınmam, aldığım ödüller ve bana bu imkânları sağlayan Boyut Film ailesinin hakkını hiçbir zaman ödeyemem. Boyut Film, çalıştığım bir yapım şirketinin çok daha ötesinde… Sektöre örnek bir aile, örnek bireyler. Bu, biz gençler ve yaşadığımız toplum için çok önemli bir değer.
“ESMA” ÇOK GÜÇLÜ BİR KADIN KARAKTER
Son olarak Aşık Veysel’in hayatının anlatıldığı “Aşık” filmde oynadınız. Aşık filmi ile yollarınız nasıl kesişti?
Elimde Esma karakterinin ruhunu hissettireceğini düşündüğüm aksesuar ve kostümle audition çekimlerine katıldım. Audition çekimlerini yönetmenimiz ve senaristimiz Bilal Babaoğlu çekti. Aşık Veysel’in ilk eşi Esma karakterinin 17 yaş ve 35 yaşlarını canlandıracağı oyuncu aramaktaydılar. Ben seçildim, sonra eğitimler ve çalışmalar başladı.
Ünlü ozanın hayatına dair sizi etkileyen neler oldu?
Bu projeyi kabul etmemde en önemli etken Aşık Veysel gibi değerli ozanımızın hayatından esinlenilmesi, senaryosunun dokunaklı ve masalsı olması oldu. Aşık Veysel’in “Anılmazdı Veysel adı, o sana aşık olmasaydı.’’ dediği ilk eşi Esma karakterini canlandırdım. Tarihte güçlü kadın karakterlerini her daim örnek almışımdır. Esma karakteri de benim için güçlü ve sıra dışı bir kadın karakteri. Aşık Veysel’in eserleri ve sözleri, görme engelli olup bu hayatta hiçbir şeyin imkansız olmadığı şükrünü bizlere ve özellikle görme engellilere bu anlamda umut ışığı oluşu… Aşık Veysel’in hayatının olumlu olumsuz biz insanlara ders oluşu, beni etkileyen en önemli sebeplerdir. Ayrıca Aşık filmimiz Sebeder (Sesli Betimleme Derneği) tarafından görme ve işitme engellileri için de izlenebilir hale geldi.
Nasıl hazırlandınız role, neler yaptınız?
İnsan vücudu, beyni, düşünce gücü, hayal gücü en önemlisi de inancımız; Allah’ın insana verdiği en gizemli nimetlerden biridir. Okumanın ve araştırmanın yanı sıra gözlerini kapatıp iç sesine odaklandığında, Allah birçok sorunun cevabını bulmana ve resimler görmene sebep olur. Senaryoyu okuduktan sonra sorular çıkartırım; senaryoya, karaktere bunların cevaplarına yaptığım araştırmaları da dahil ederim. Hareket dilinde farkındalık yaratmak benim için en önemlisi. Yönetmenimizin izniyle can verdiğim karakterin şu zamana kadar oynanananlardan farklı olması benim için önemli. Diğer yandan şive, atölye çalışmaları da oldu. Usta ellerde harmanlaşmamız, bilmediklerimizi öğrenmemiz ve onlara danışmamız için; bu projede Hasan Şahintürk ile çalıştık.
Bu çalışmalar bittikten sonra yönetmenimiz bir köy evine yerleşip orda köy hayatı yaşamamı istedi. Sabah erken kalkıp tarlada çalıştım, çapa yapmayı öğrendim, 1800’lü yıllarda traktör yoktu ama ben elime geçmişken traktör kullanmayı da öğrendim, at biniciliği eğitimi de aldım. “Aşık” filmimizde Sivas şivesiyle türkü söylediğimi ve ata bindiğimi de göreceksiniz.
Oyunculuğun yoğun bir tempo gerektirdiğini biliyoruz. Motivasyon için neler yapıyorsunuz, her zaman planlı mı ilerlersiniz?
Planlı ilerlemeye çalışıyorum, bazı durum ve koşullar buna engel olsa da. Bu yoğun tempo bende dezavantaj yaratmıyor kişiye göre değişir sonuçta. Biraz da sevmekle alakalı, ben de mesleğimi seviyorum ve çok sevince bütün olumsuzluklara rağmen iyimser bakabiliyorsun. Zamanı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorum; ara verdiğim eğitimler var, onlara devam ediyorum ve bu şekilde motivasyonum yüksek oluyor, mutlu oluyorum.
DOĞALLIK BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Saçlarınız birçok kadın tarafından oldukça beğeniliyor. Saç ve cilt bakımı ile ilgili bizimle paylaşabileceğiniz tüyolar var mı?
Teşekkür ederim. Saçlarımı hiç boyatmadım, güçlü ve sağlıklı olmasının sebebi bu olabilir. Doğallık benim için önemli şey. Sosyal medyada anlam veremediğim bir durum söz konusu, bende estetik dolgu gibi şeylerin olduğunu düşünüyorlar. Hâlbuki benim hiçbir yerimde estetik, dolgu gibi kimyasal maddelerin hiçbirisi yok. Kadınların ve erkeklerin kuaföre ve estetik gibi kimyasallara aşırı düşkün olmamaları gerekir diye düşünüyorum. Spor en önemlisi…
Son olarak Aysha okuyucularına söylemek istedikleriniz var mı?
“Oku!” Arapçasıyla ‘’İkra…’’
İrem Uluerciyes
Park Dedeman Levent Otele teşekkürlerimizle…