Çocukla Doğru İletişiminin Kuralları

Boğaziçi Üniversitesi’nde aldığı eğitimin yanı sıra Harvard Üniversitesi’nde yüksek lisansını ve Cambridge Üniversitesi’nde doktorasını tamamlayan Dr. Özgür Bolat, çocuk eğitimindeki doğru ve yanlışları aysha.com.tr okuyucuları ile paylaştı…

 

ÖDÜLLE CEZALANDIRMAYIN!

Çocuğunuza ödülle ders çalıştırmaya ya da ödev yaptırmaya çalışırsanız, çocuğun derse olan ilgisi azalacaktır. Örneğin, “Ödevini yaparsan, bilgisayarla oynayabilirsin.” dediğiniz an; çocuk ödevi araç, bilgisayarı amaç olarak görmeye başlayacak ve ilgisi kaybolacaktır. Ödevi yapmak zaten çocuğun sorumluluğudur. Ödül verilirse, çocuk ödevi sorumluluğu olarak görmeyi bırakacaktır. Dahası ödül ile işi yapınca, yaptığı işi gereksiz bir iş olarak görecektir. Çünkü iyi bir şey olsaydı, ailem “Bana bu işi yaptırtmak için ödül vermezdi.” diye düşünecek.

 

ÇOCUĞUN ZEKASINI ÖVMEYİN!

Çocuğun zekasını överseniz, “Aferin benim akıllı oğluma/kızıma!” derseniz, çocuk başarısını zekaya bağlar. Zeki olarak etiketlenen çocuk da bu etiketi kaybetmemek için başarısız olma ihtimali olan işlerden kaçar. Çünkü başarısız olursa, aptal hisseder. Risk almaz. Yani, çalışmaz. Onun için zekayı değil, çalışmayı ön plana çıkartın. Bu durumda başarısız olursa, çalışarak daha iyi yapabileceğine inanır.

 

ÖVGÜ İLE MOTİVE ETMEYİN!

Çocuk iyi bir şey yapınca överseniz, bir süre sonra o işi sizden övgü almak için yapacaktır. Kendinize bağımlı çocuk yetiştirmiş olursunuz. Onun için çocuğa sadece övgü yerine, geri bildirim verin. “Aferin oğluma!” ya da “Aferin kızım çok güzel olmuş!” derseniz övgü olur. Ama yaptığı işi güzel yapan şeyleri söylerseniz, çocuk o işi neden iyi yaptığını bilir ve sürekli gelişim gösterir. Örneğin, ödevini gösteren çocuğa “Aferin, çizgilerin dışında çıkmadan yazmışsın.” deyin.

 

BAŞARISIZLIKTA DA MUTLU OLMAK…

Çocuğunuzu başarısı ile kabul ederseniz, çocuk sadece başarılı oldukça mutlu olacaktır. Başarısız olursa, mutsuz olacaktır. Bu da sürdürülebilir bir mutluluk olmaz. Kırılgan bir yaşamı olur. Mutluluğu çocuğun kontrolünde olan etmenlere bağlayın. Mesela değerlere, prensiplere, elinden gelenin en iyisini yapmaya ya da kimliğine…

 

BEN DİLİ KULLANMAYIN!

Anne çocuğa “Yapma, üzülüyorum.” derse, çocuk annenin duygusunun (üzüntü), kendi duygusundan (keyif, mutluluk) daha önemli olduğunu düşünür. Değersizlik duygusu yaşamaya başlar. Dahası bir kişinin duyguları başkalarına bağlı zanneder. Bu durumda duyguları için diğer insanları sorumlu tutmaya başlar. Örneğin; “Beni mutlu edecek bir eş arıyorum.” der. Her insanın mutluluğu kendisine bağlıdır.

 CEZA, ÇOCUKLARI ÖDÜLLENDİRİR!

Çocuğunuza ceza ile iş yaptırmaya çalışırsanız, aslında ödüllendirmiş olursunuz. Çocuğa o işi yapmama hakkı verirsiniz. Örneğin, “Ödevini yapmazsan, bilgisayar yok sana!” derseniz çocuk; “Tamam bilgisayar ile oynamam, ödevi de yapmam.” der. Bu durumda ödevi yapmamak meşrulaşır.

 

ÇOCUKLARA DAVRANIŞININ SONUÇLARINI YAŞATIN!

Çocuk bir işi yapmazsa, ilk önce kuralları netleştirin ve neden yapmadığını çözün. Sonra rehberlik yapın ama buna rağmen yapmıyorsa, ceza vermek yerine davranışının sonucunu yaşamasını sağlayın.  Buna bedel de diyebiliriz. “Ceza” dışardan verilen yaptırımdır, “bedel” işin doğasında vardır. Yemeğe gelmeyen çocuk, yemeğini kendi hazırlar ya da aç kalır. Yemeğe gelmeyen çocuğa bilgisayarı yasaklarsanız bu bedel değil, ceza olur. Çünkü yemek ile bilgisayar arasında ilişki yoktur.

 

KIYASLAMA YAPMAYIN

Çocuğunuzu başkası ile karşılaştırırsanız, çocuk kendi değerini başkasına göre belirler. Kendi seviyesine göre çok gelişim gösterse de başkasından daha kötü sonuç aldıysa, mutsuz olacaktır. Her çocuk sadece kendisi olduğu için değerlidir. Çocuğu kendisi ile karşılaştırın. Çocuk başkası ile değil, kendisi ile yarışsın.

 

BEKLENTİLERİNİZE DİKKAT EDİN!

Çocuğunuzdan yüksek not, başarı, birincilik gibi şeyler beklemeyin. Bunlar çocuğun kontrolü dışındadır. Çok çalışsa bile birinci olamayabilir. Çocuğunuzun mutsuzluğunu kendi ellerinizle tasarlamış olursunuz. Çocuğun kontrolü altında olan şeyleri bekleyin. Örneğin; çok çalışmasını, planlı olmasını, dürüst olmasını bekleyin.

 

 

ÇOCUK KENDİNİ DEĞERLENDİRMELİ

Sizin fikrinize başvuran çocuğa hemen fikrinizi söyleyip, onun düşünmesini engellemeyin. “Anne/baba nasıl olmuş?” derse, “Sence nasıl olmuş?” deyip düşünmesini ve kendini değerlendirmesini sağlayın. “Güzel olmuş!” derse, “Güzel yapan sence ne?” diye sorun, onu daha da düşündürün.

 

SORUNLARINI SAHİPLENMEYİN!

Çocukların problemlerini çözerek onların elinden başarı hissini ele almayın. Onların problemlerini sahiplenmeyin ya da onlar adına sorunlarını çözmeyin. Onun problemi etraflıca düşünmesine yardımcı olun ve gereken kaynakları sağlayın.

 

ASIL SEBEBİ KEŞFEDİN!

Çocuk ödevini yapmıyorsa ya da okulu sevmiyorsa, zorla yaptırmaya çalışmayın. Nedenini keşfedin. Ödev mi ilgisini çekmiyor, seviyesinin üstünde mi yoksa eksiği mi var, keşfedin. Belirtileri değil, asıl sebebi çözün.

 

Bu yanlışları yapmazsanız, hem başarılı hem de mutlu çocuk yetiştirmiş olursunuz. Böylece sadece okul başarısı değil; aynı zamanda hayat başarısı da gelecektir.

 

Dr. Özgür Bolat

Eğitim Bilimci/ Beni Ödülle Cezalandırma kitabının yazarı

 

 

 

 

Ayşe Özgün

Moda ve alışveriş kategorilerinde trend stiller ve markalardaki indirimler, kampanyalar hakkında bilgiler sunar. Sağlık uzmanı olan editörümüz uzmanlaştığı alanlarda farkındalık yaratmayı hedefliyor. İletişim: ayse.ozgun@aysha.com.tr

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın