Elinize boş temiz bir kağıt alıp kocaman bir daire çizin ve dünyadaki bilinen tüm inanç sistemlerinin ortak noktalarını bu dairenin içerisine yazmaya başlayın. Bu dairenin içerisine en fazla yazılacak kelimelerden üçünü bu toprakların evladı, abisi, düşünürü, Pir’i Mevlana bize aktarmış. Peki nedir bu az ye, az uyu, az konuş öğretisi?
AZ YE
Eskiler, aç kaldı diye dertlenen kişiden arif olmaz derler. Çok yemek üzerimizdeki madde yükünü arttırır, oysa biz neydik? Maddeden ziyade manaydık. Maddeden ne kadar arınırsak mana yönümüz o kadar ortaya çıkar. Hem Peygamber öğüdü hem de bilimsel bir gerçek olan 3’te birini suyla, 3’te birini boş bırakarak, 3’te birini de yemekle doldurmamız gereken midemizin 3’te 4’ünü, yani midemizi genişletecek kadar yemekle dolduruyoruz. Hz. Mevlana mesnevisinde “ Sen bedenini yağlı ballı yemeklerle besledikçe, asıl varlığın olan, seni diri tutan ruhunu asla güçlü bulamazsın ” der. Burada bize söylenen ‘sadece şu birkaç şeyi tüketin’ değildir bilakis yüzünüzü doğaya dönün ve besinleri olabildiğince keşfetmeye, farklı tatları yakalamaya çalışın ama onları sadece yaşayacağınız kadar tüketin. Hiç unutmayacağınız bir söz olsun “Yemeğin seni taşıyacağı kadar ye, sen yemeği taşıyacak kadar değil.”
Yemek konusunda size kendi rutinlerimden birini önermek istiyorum. Sevdiklerinizle sofraya oturduğunuzda önce bir bardak su için ve rahat bir pozisyona geçin. Parmaklarınızı kenetleyip çenenizin altına destek koymak da olur, elleriniz dizlerinizde de olur; masaya bakın ve yiyeceklerin sofraya gelme hikayelerini yaklaşık bir dakika hızlandırılmış kısa film gibi gözünüzün önünden geçirin. Bir abla önünüzdeki salatadaki domatesleri güneşin altında toplayıversin, çormanızdaki baharatlar vanda dünyanın en güzel gün doğumlarından birini gören bir çatı katında
kurutulsun, sahiplerinin durumları olmadığı için traktör yerine güçlü öküzleriyle sürülen bir toprakta yetişsin önünüzdeki patatesler… Şükredin o sofrada bulunduğunuza, doyabilecek olmanıza. İşte bu tefekkürü yapınca birazdan beslenecek olan midenizden önce beyniniz, ruhunuz, kalbiniz, duygularınız beslenmiş olacak. Sofra alışkanlığınızdaki ufacık bir değişiklik günlük hayatınızdaki farkındalığa etki edecektir.
AZ UYU
Hocama bir keresinde “Çok yoruldum.” demiştim, O da bana “Ölünce çok dinleneceksin şimdi çalış!” diye bütün hayatıma sirayet edecek bir cümle söylemişti.
100 sene sonra şu an yaşayan tüm insanların bedenleri toprağın altında sonsuz bir uykuya dalacakken bu yaşam fırsatı içerisinde ilmi, manayı, Allah’ı aramayla geçirmek varken uykuyla geçirmek modern akla çok da uygun gelmiyor. Peki ne kadar uyumak lazım? Parmak izlerimiz bile aynı olamazken uyku saatlerimizi
standartlaştırmak doğru değil. İdeal uyku kendi kendinize uyanacağınız saatin yaklaşık 1 saat öncesidir. Bu hem yatakta çok uyku sebebiyle mayışmaları, dönüp durmaları ortadan kaldırır, hem de gün içerisinde size tatlı bir dinçlik sağlar. Hep aynı saat ve dakikada kalkmayı alışkanlık haline getirin, bünyeye bu saati ezberletirseniz tüm vücudun tam o saate kadar bir şekilde dinlendirilmesini ayarlayacaktır.
AZ KONUŞ
Mevlana mesnevisine ‘b’ harfi ile başlar ve ilk kelimesi bişnev’dir; ‘dinle’. Az konuşmadan kastedilen asıl şey dinlemeye yönlendirmektir, sadece kulakla da değil, çevrenizde olan biteni gözlemlemek, doğayı hislerinizle anlamaya çalışmak, bazı geceye bazı gün doğumuna şahit olmak, kulaklarınızla da her biri farklı alem olan insanı ve onun deneyimlerini dinlemektir. Dinlemek çok sırlı bir kavramdır. Dünyada Allah’a elçilik yapan binlerce peygamber içinde kör olan vardır ama sağır olan hiç yoktur. Bu topraklarda belki de dinlemek kadar hiçbir şeye vurgu yapılmamıştır. Bir atasözümüz der ki; ‘’Sana senden olur, her ne olursa; başın selamet bulur, dilin durursa.’’ Bu ay dinlemeye her zamankinden fazla vakit ayırın. Konuşmak istediğinizde bile bazı anlarda bilerek kendinizi tutun ve karşınızdakine izin verin. Konuşmayı kontrol altına almak belki de şimdiye kadar deneyimlemediğiniz bir tecrübedir ve bunu gerçekleştirdiğinizde size nasıl iyi geldiğini göreceksiniz.
Yeni yıla girmeden bir önceki ay olan Kasım’ı daha az yeme, daha az konuşma ve daha az uyuma egzersizleriyle geçirmeniz, sizi olduğunuzdan çok daha mutlu, doğru, sağlıklı ve başarılı yapacaktır. Karşınıza güzel insanların çıkacağı bir ay olması duasıyla. Sevgiler…
Hikmet Anıl Öztekin