İlk insanlar yaşamı için gerekli olan bütün ihtiyaçlarını hayvanlardan sağlamış, onların yardımlarıyla yaşamlarını bugüne kadar taşımıştır. Açlıklarını onları avlamak ve etlerini yemek, sütünü içmekle gidermiş, soğuğa karşı korunmak için postlarından yararlanmış, uzak yerlere onların yardımıyla gitmiş yüklerini taşıtmışlardır.
Hayvanların önemini bilen insanoğlu tarihte ilk kez 1822 yılında İngiltere’de bir araya gelerek insanların hayvanlara iyi davranmalarını ve onların daha iyi koşullarda beslenmelerini, barınmalarını sağlamak amacıyla bir araya geldi. Bu oluşumdan ortaya “Hayvanları Koruma Birliği” kuruldu. Her yılın 4 Ekim’inde bütün dünya ülkeleri bu günü kutluyor.
Besin kaynaklarımızın pek çoğu bu sevimli yaratıklardan karşılanıyor. Giyim ve kuşamımızda kullandığımız pek çok giysileri onların derilerinden ve tüylerinden oluşturuyoruz. Bütün bunların yanı sıra hayvanlar bizim en yakın manevi dostlarımız. Bütün yalnızlıklar onlarla paylaşılarak karşılıklı sevgi alışverişinde bulunuyoruz. Bu konuda üzerimize düşen en büyük vazifelerimizden biri de yeni nesillere bu sevgi paylaşımını öğretmekten geçmektedir. Medeni ve uygar devletler hayvan yaşamlarının sağlıklı olarak gelişmesi ve ileri düzeye çıkması konusundaki çalışmalarına her geçen gün devam etmektedir.
Birey ve fert olarak bizlerinde üzerine düşen görev ve sorumlulukları bulunuyor. Bundan ötürü zor durumda olan hayvanları koruyarak bakımlarına yardımcı olmamız gerektiğini unutmayalım. Bakımını üstlendiğimiz hayvanların aşılarını zamanı geçmeden yaptıralım. Hayvanlara eziyet edilmesi insanlıkla bağdaşmayan kötü davranış tarzlarındandır. Hiçbir hayvanın yuvası bozulmamalı ve yumurtaları telef edilmemelidir. Bakamayacağımız hayvanları eve almak üzücü bir durumdur. Keyfi olarak eve alıp bir süre sonra sokağa bırakmak toplum adabına yakışmayan hareketlerden biridir.