Cam gibi bir kadındır Audrey Hepburn. Her yaşında öyleydi. “Eğer güzel gözlerinin olmasını istiyorsan insanlara iyilikle bak, eğer güzel saçlar istiyorsan bırak çocuklar ellerini gezdirsin saçlarında. İnce bir bedense istediğin, ekmeğini açlarla bölüş ve güzel dudaklara sahip olmak için sadece güzel sözler söyle.” sözünün sahibi olan aktris, güzelliğin sadece görsellikte olmadığını bir kez daha kanıtlamış oluyor.
Hollandalı bir baronesin kızı olarak dünyaya gelen Audrey’nin tam adı ‘Audrey Kathleen Ruston Edda van Heemstra’’. İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve İngilizce konuşabilen, naif duruşu ve sempatikliği ile hemen kendine farklı bir kulvar edinen oyuncunun, sinema dünyasına ilk adımı atışı 22 yaşında rol aldığı “Young Wives Tale” filmi. Ardından kısa bir süre sonra ona Oscarı kazandıracak olan “Roman Holiday” gelir ve herkesin bildiği efsane “Breakfast at Tiffanys” ile de akıllarımıza kazınır; bu üzerinde siyah elbisesi, elinde kahvesi ile mücevherleri izleyerek kahvaltı yapan kız.
Audrey Hepburn etkisi, elbette yalnızca sinema dünyasında sınırlı kalmamıştı. Hepburn, yakın arkadaşı Hubert de Givenchy’nin en favori modeliydi. Öyle ki kendisinden ilham alarak Givenchy tarafından “L’interdit’’ parfümü hazırlanmıştı. İkilinin yıllarca süren dostluğu, Hepburn’ün oynadığı her filmde etkisini gösterdi.
Tasarımlarıyla çok dikkat ceken “My Fair Lady” filminin köstümleri de yine modacının kendisine aitti. 1954 yılında Oscar kazanırken Hepburn, yine bir Givenchy elbisesi taşıyordu üstünde. Modacıyla ilgili olaraksa “Kendimi yalnızca onun kıyafetlerini giyince ‘ben’ olarak hissediyorum.” demiştir. Audrey şıklığının vazgeçilmezi her zaman sadelik ve tek renklerdir. Capri pantalonlar, eşarplar, uzun eldivenler, trençkotlar bu tarzın önemli parçalarıdır.
Bu ilham periliği ve ihtişamlı sinema dünyasının yanında işin başka bir boyutu da var ki, Audrey’nin Unicef barış elçisi olması. Hayatının son yıllarını fakir ülkelere giderek, özellikle çocuklara pek çok yardımda bulunarak geçirir. Oğlu, Audrey Hepburn ile ilgili bir anı kitabında, aktrisin dolabında neredeyse hiçbir modacının dahi tasarımının kalmadığını, hepsini başkalarına dağıttığını yazmıştır. Ünlüler dünyasında, sabun köpüğü şöhretlerin aksine Audrey, herkesin aklına zarafet kelimesiyle yerleşti. Bugün hala ondan bu derece beğeni ile bahsediyor olmamız ise bunun kanıtı.
Sahip olduğu aristokratik genlerden midir bilinmez ama Audrey Hepburn duruşu ve asaleti ile zamansız ve taklit edilemez bir ikon olarak daha uzun yıllar adını yaşatacak.