Ancak diyabeti olanların, diyabet hastalığı kadar diğer hastalıklara karşı da tedbirli olması gerekiyor. Çünkü diyabetle beraber başka hastalıklara karşı duyarlılıkları ve bu ek rahatsızlıklarla beraber diyabet şikâyetleri de artabiliyor. Acıbadem Bağdat Caddesi Tıp Merkezi İç Hastalıkları Uzm. Dr. Yaser Süleymanoğlu, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’ne özel diyabeti olanların dikkat etmesi gereken hastalıkları ve bu hastalıklardan korunma yollarını anlattı…
Göz Hastalıkları
Kılcal damarları hedef alan bir hastalıktır diyabet. Kılcal damarlar da en çok göz, beyin, kalp ve böbreklerde bulunuyor. Bu nedenle diyabeti olanların göz sağlığına dikkat etmesi önem arz ediyor. Bu hastalarda kan şekeri yüksek seyir ettiği için gözün arka tabakasında bulunan kılcal damarların yapısı ve dolaşımı etkilenebiliyor; zamanla göz kanaması ve körlük gibi ciddi sağlık sorunları ortaya çıkarabiliyor. Bununla birlikte gözün ön tarafında bulunan lenste de, şeker birikimi sonucunda katarakt meydana gelebiliyor.
Göz sağlığıyla ilgili sorun yaşamamak için diyabeti olan bireylerin, açlık ve tokluk kan şekerini düzenli olarak kontrol ettirmesi gerekiyor. Dr. Süleymanoğlu, “Diyabetli bireylerde; açlık kan şekeri 100-110 mg ve tokluk kan şekeri 140 mg seviyesinde olmalı. Ayrıca kan şekeri ortalamasını gösteren Hba1c seviyesi, 6,2’in altına çekilmeli. Bununla birlikte diyabeti olanların 6-12 ayda bir rutin olarak detaylı göz muayenesi yaptırması da çok önemli. Muayenede arka göz, retina, lens durumu, göz tansiyonu, görme alanı ve keskinlik gözden geçirilmelidir.” diyor.
Yüksek Tansiyon
Diyabeti olanların yüzde 70’inde aynı zamanda tansiyon hastalığı da görülüyor. Dr. Süleymanoğlu; “Diyabetin en fazla zarar verdiği yerlerden biri damarlar olduğundan diyabetle birlikte görülen tansiyon, erken dönem organ kayıpları, inme, beyin kanaması, göz içi kanama ve kalp krizi gibi riskleri artırabiliyor.” dedi.
Tansiyonu kontrol etmek için açlık kan şekerinin 100-110 mg, tokluk kan şekerinin ise 140 mg’ın altında sürekli olarak kontrol ile tutulması gerekiyor. Bununla birlikte kan basıncını da sürekli kontrol etmek çok önemli. Diyabette büyük tansiyon 12’in altında, küçük tansiyon ise 75’in altında olmalı. Ayrıca rutin kalp incelmesi ile de gizli kalp riskini ortadan kaldırılıyor.
Diş Eti Hastalıkları
Kan şekeri yüksek olan diyabetli hastalarda diş etlerinde şeker birikiyor. Bu durum diş etinin içinde birçok bakteri ve mantar oluşmasına neden olup diş eti iltihabı, diş eti çekilmesi ve erimesi gibi sorunlar ortaya çıkarıyor. Ek olarak diş eti iltihabı ve sorunu olan hastalarda kan şekerini kontrol altına almak zorlaşabiliyor.
Diyabet hastalarının kan şekerini sıklıkla kontrol ettirmesine ek olarak, diş eti bakımını düzenli yapması ve dişlerini fırçalamayı aksatmaması çok önemlidir. Diyabet hastalarının diş fırçası seçimine de dikkat etmesi gerektiğini belirten Dr. Yaser Sülaymanoğlu, “Dişler yumuşak veya orta sertlikte bir diş fırçası ile temizlenmeli. Ayrıca kaliteli ve koruyucu florid içeren diş macunu kullanılmalı. Diyabet hastalarında periyodik diş eti kontrolünün de diyabet konusunda uzmanlaşmış bir diş hekimi (periodendist) tarafından yapılması gerekiyor.” dedi.
Grip ve Soğuk Algınlığı
Diyabet, bağışıklık sistemini baskılayan bir hastalık ve kan şekeri yüksek seyir ettiğinde bu baskılanma daha da artabiliyor. Bu nedenle diyabet hastaları grip, nezle hatta zatürre gibi hastalıklara karşı diğer insanlara göre daha kolay yakalanabiliyor.
Diyabeti olanların kış aylarında sağlıklı beslenerek bağışıklık sistemlerini korumaları gerektiğini belirten Dr. Süleymanoğlu, “Diyabet hastaları mutlaka her yıl periyodik olarak grip aşısı yaptırmalı. Ayrıca son yıllarda gelişen zatürre aşısı da iyi bir koruma sağlayabiliyor.” dedi.
Kontrol edilmeyen diyabet, tansiyon ve kolesterolün hayati risklere neden olabilecek bir üçgen olduğunu belirten Dr. Süleymanoğlu, “Özellikle LDL kolesterolü, damar çeperini daraltarak tıkıyor. Bu nedenle diyabet hastalarında kalp krizi riski 4 kat artıyor.” diyor.
Diyabet ve tansiyon kontrol altında tutulmalı ve LDL seviyesi 100’ün altına çekilmeli. Bu şekilde hayati riskler en aza indirilebiliyor. Ayrıca diyabetle birlikte yüksek kolesterolü olan hastaların, mide ya da kan hastalığı yoksa ömür boyu aspirin kullanması önemli görülüyor.
Cilt Hastalıkları
Cilt, vücudun diyabetten en çok etkilenen yerlerinden biri. Kılcal damarların diyabetten etkilenmesiyle dolaşımın azalması sonucunda ciltte kuruluk, egzama, mantar ve deri enfeksiyonları ortaya çıkabiliyor.
Diyabet hastalarının ciltlerine çok dikkat etmesi gerektiğini belirten Dr. Süleymanoğlu, “Cildin tüm bölgelerine düzenli bakım yapılmalı ve cilt nemli tutulmalı. Bununla beraber yaraların önüne geçebilmek için uygun ve ayakkabılar seçilmeli.” diyor. Diyabet hastalarının ufak bir cilt sorununda bile mutlaka uzman bir dermatoloğa görünmesi gerekiyor. Çünkü diyabette dikkate alınmayan cilt yaraları, sonraki zamanlarda daha büyük sorunlara neden olabiliyor.
Ayak Yaraları
Diyabet hastalarının derisinde ve yumuşak dokularda normal insanlardan daha fazla glikoz birikiyor. Bu şeker zamanla ayak derisinin kurumasına, his kaybına ve parmaklar arasında mantar meydana gelmesine sebep olabiliyor. Ek olarak ayağın kemik yapısı bozulup farkına varılmayan yaralar oluşabiliyor.
Bu yüzden diyabet hastaları için ayak bakımı son derece önemli. Ayakların sürekli kontrol edilmesi ve nemli tutulması gerekiyor. Ancak ayakları nemli tutmanın da belli bir ölçüsü olmalı. Çünkü gereğinden fazla nemli tutmak da yara riskini artırabiliyor. Bununla birlikte uygun ayakkabı ve terlik seçimi de yara oluşumunu önemli ölçüde engelleyebiliyor.
Mide ve Bağırsak Hastalıkları
Uzun yıllar diyabet hastalığı yaşayanlarda hazım sorunları ortaya çıkabiliyor. Gastroparezi olarak da adlandırılan “mide ve bağırsak tembelliği” hazım, emilim ve tuvalet alışkanlığını olumsuz etkiliyor. Buna ek olarak diyabet hastalarının çok fazla ilaç kullanması da mide ve bağırsak sorunlarını beraberinde getiriyor.
Sağlıklı beslenme ve kan şekerini kontrol altında tutmanın mide ve bağırsak sorunları açısından çok önemli olduğunu belirten Dr. Süleymanoğlu, “Diyabetlilerin mide sorunlarını dikkate alması gerekiyor. Herhangi bir rahatsızlıkta, mide koruyucu ve sindirim sistemini düzenleyici hazım ilaçları ile şikayetleri azaltmak mümkün. Ancak bu ilaçlar hastalığın seyrine göre doktor kontrolünde alınmalıdır.” dedi.
Obezite
Tip 2 olarak bilinen erken tip diyabet ortaya çıkmadan yıllar önce, insülin direnci nedeniyle kilo sorunlarının ortaya çıkabildiğini belirten Dr. Süleymanoğlu, “Obezite hastalarının yüzde 80’i hayatlarının devamında diyabet sorunuyla karşılaşıyor. Diyabet de sıklıkla fazla kilolu kişilerde görülüyor. Bu nedenle obezite ve diyabet birebir ilişki içindeki iki hastalık.” diyor.
Sağlıklı beslenme de obeziteden kaçınmanın en önemli koşulu olarak görülüyor. Bu sayede fazla kilolu kişiler için erken dönemde diyabeti önlemek de mümkün olabiliyor. Dr. Süleymanoğlu, kilolu diyabet hastalarının zayıfladıktan sonra tansiyon ve kolesterol ilaçlarını bırakabildiğine dikkat çekerek, “Kilo veren hastalarda kan şekeri düzeldiği için insülin dozunu bile azaltabiliyoruz.” diyor.
Depresyon ve Stres
Stresli bir yaşamın hem diyabeti hem de tansiyonu olumsuz etkilediğini belirten Dr. Süleymanoğlu, “Kan şekeri düzenli kontrol edilmediğinde, ani düşme ve yükselmeler olduğunda; hastalarda sinir, uyku hali ve depresyon sorunları ortaya çıkabiliyor. Ek olarak diyabet müzmin ve ömür boyu süren bir hastalık olduğu için hastalar bu süreci yaşamlarının ek bir yükü olarak görüp motivasyonlarını bozabiliyor.” diyor.
Kan şekeri doğru şekilde kontrol altına alınmadığında, sürekli değişen seviyeler hastaları olumsuz etkiliyor. Bu nedenle kan şekerini kontrol altında tutmak çok önemli. Diyabet tedavisinde disiplin ve huzurun bir arada olması gerektiğini belirten Dr. Süleymanoğlu, “Diyabetli hastalarda psikolojik sorunlar kontrol edilemezse psikiyatrik destek alınmalı.” diyor.