Coğrafi konumu nedeniyle hem idari hem ticari bir merkezde bulunuyor. Antik devirde Hititler, Frigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Helenistik Krallıklar, Romalılar, Selçuklular, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlar. Safranbolu sadece bu yönüyle bile buram buram tarih kokuyor. Kurulan beylikler döneminde Safranbolu farklı farklı adlarla anılmış. Bunlardan bazıları Taraklıborlu, Zağfiran-ı Borlu, Zağfiranbolu; 19.yüzyıl’ın son çeyreğinden sonra Zafranbolu ve Safranbolu biçimine dönüşmüş.
UNESCO tarafından ‘’Dünya Miras Listesi’’ne giren Safranbolu, sadece Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini bünyesinde barındırmakla kalmıyor, aynı zamanda doğa harikası kanyonları ile de dikkat çekiyor.
Sabahın ilk ışıklarını Kristal Teras’ta alıyoruz. Tokatlı Kanyonu üzerine yapılan Kristal Teras (Cam Seyir Teras), 80 metre yükseklikte, 11 metre genişliğindedir. Yükseklik korkusu olanlara tavsiye etmediğim Kristal terastan aşağı bakmak hem ürkütücü hem de etkileyici…

Kristal Teras’tan sonra ilk durağımız Yörük Köyü. Terk edilmiş köy olarak da anılıyor. Yörük Köyü’nde gezerken böyle güzelliklere sahip, baktıkça tekrar baktıran, taşında, toprağında, evinde tarih kokan köyün nasıl terk edildiğini insan merak etmeden geçemiyor. Yörük Köyü’nün belirli evleri, çamaşırhanesini düşük bir ücret karşılığında Yörük Köyü’nün meşhur Filiz teyzesinin latifeli anlatımıyla gezebiliyorsunuz.

Yörük Köyü’ndeki gezimizi de tamamlayıp iniyoruz Safranbolu’nun çarşısına. O kadar gezmeden sonra insan acıkmıyor değil. Safranbolu sadece evleriyle değil, yemek kültürüyle de meşhur bir yer. Safranbolu Bükmesi, Kuyu Kebabı, Etli Yaprak Dolması, Cevizli Keşli Yayım, Perohi, Safranbolu Baklavası, Safranlı Zerde, Sini Çöreği ve birçok yemek kültürüyle mideye bayram yaşatırken gözü de doyuruyor. Safranbolu’dan sevdiklerinize götürebileceğiniz süs eşyalarıyla birlikte tadını damakta bırakan Safran Lokumunu da alacağınız listeler arasına ekleyebilirsiniz.
Arnavut kaldırımlarıyla Safranbolu Çarşısını geziyoruz. Küçük ancak bir o kadar da şirin çarşıda; yöresel kıyafetlerinden tutun, doğal sabunlarına, kolonyalarına, incik, boncukçularına, lokumcularına kadar birçok dükkân var. Sıcak ve samimi tavırlarıyla dükkân sahipleri müşterilerini içtenlikle karşılıyor.

Buralara kadar gelmişken Safranbolu kahvesini içmeden kalkmak olur mu? Safranbolu’da kahve deyince ilk akla gelen yer; Arasta Boncuk Kahvesi, asma yaprakların altına kurulmuş salaş bir yer. Közde pişirilen Türk Kahvesi, su, kızıl şerbet, Safran Lokumu ve okurken yüzünüzü tebessüme boğacak notu ile eşi benzeri görülmemiş sunuma sahip.

Kristal terasıyla, kanyonlarıyla, evleriyle, yemekleriyle ve sıcak samimi insanlarıyla insanlara keyifli saatler yaşatan bu turistik yer, insana ben bu zamana kadar daha önce neden buraya gelmemişim dedirtiyor. ’Dünya Kültür Mirası’ olarak anılan Safranbolu’yu gidip görmek istediğiniz yerlerden biri olarak en üst sıralara almayı unutmayınız…