Eskiden sadece güzelleşmek amacıyla yapılan dolgu uygulamaları artık evrensel bir ihtiyaç haline dönüşmüş ve son yıllarda 3 amaca hizmet etmeye başlamıştır. Yüzü şekillendirici dolgu uygulamaları ile beautification kavramı ortaya çıkmış, kaybedilen volümün yerine konması ile yaşlanma bulguları azaltılmış ve son olarak da daha genç bir görünüm sağlamak için cilt kalitesini arttırıcı dolgu uygulamaları yapılmaya başlanmıştır.
2020 yılında en çok tercih edilen dolgu uygulaması son 5 yılda yerine sabitlemiş olan dudak dolgusudur. Statik dolgular yapıldığı alanda kalıp topaklaşmaya neden olabilirken günümüzde dinamik dudak dolgusu kullanımı ile hem kümeleşme sorunu ortadan kaldırılmış hem de konuşurken dudak hareketleri ile uyumluluk sağlanabilmektedir. Burada belki de hastalarımıza söylemek istediğim en önemli püf nokta kullanılan dolgunun dudak bölgesi için özel üretilmiş olup olmadığıdır. En çok problemi başka bölgeler için üretilmiş dolguların dudak bölgesi için kullanılması durumunda görmekteyim. Oysa dudak mukoza yapısında özel bir organ olduğu için kesinlikle mukozaya entegre olabilen ürünlerin tercih edilmeli ve hastalarımızda doktorlarından kullanılan ürünün bilgisini ve barkodunu istemesini tavsiye etmekteyim.
2020 yılının en popüler dolgu uygulaması ise sanırım çene ucu ve çene konturu ile yapılan dolgu uygulamaları olmaktadır. 2008li yıllarda özellikle erkeklerde daha erkeksi bir görünüm elde etmek için kullanılan silikon protezler hem maliyet hem de cerrahi gerektirmesi nedeniyle dolgu uygulamalarına bırakmıştır. Son 2 yıl içinde de kadınlarda da bu bölgelerde dolgu uygulaması ile yüzün ovalitesinin değiştirilip daha keskin hatların elde edilmesi sıklıkla tercih edilir olmuştur. Ama yine de bu tür hastalarda alın ve burun projeksiyonları benim için çok önemli olup uygulamaya karar vermeden önce iyi bir değerlendirme yapılması gerektiğini düşünmekteyim.
Burun ameliyatları halen burun şekillendirme de en çok tercih ettiğimiz yöntem olmakla birlikte cerrahiden korkan ya da cerrahi gerektirmeyecek ufak deformiteler de burun dolgusunu sıklıkla tercih etmekteyim. Diğer dolgulardan farklı olarak burun bölgesine yaptığımız dolgular en uzun kalıcılık özelliğine sahip olup bazı hastalarımda 2 yıldan uzun süre kalıcılığını muhafaza edebilmektedir.
Gözaltı çöküklüğü ve mor renk değişimi ile dolgu uygulaması ile epey yol kat ettiğimizi düşünüyorum. Ama atılan her adımda aslında bir problemle karşılaşmış oluyoruz. Buradaki en önemli probleminde dolgu uygulamasından bir süre sonra gözaltında ortaya çıkan tyndall etkisi. Bu etki gözaltı çukurunda mavimtırak bir renk değişimi olarak özetlenebilir. Bu etkiyi kabaca özetlemek gerekirse gözaltına yapılan dolgu moleküllerinin zamanla birbirinden ayrılıp kas üzerine çıkması ile ışığın yansıması şeklinde ifade edebilirim. Deneyimlerim sonucu bu durumu da gözaltına tercih ettiğim dolguyu yeni teknolojisi ile üretilmiş olan dolguları tercih etmekte çözebilmiş oldum. Bu teknolojiyle üretilmiş dolgularda hyalunorik asitin doğal çapraz bağlanma yapısı korunup ekstra çapraz bağlar eklenmiş olup su tutma kapasitesi çok düşük moleküllere sahip olan bir ürün elde edinilmiştir. Su tutma kapasitesinin düşük olması gözaltı dolguları sonrası görülen uzun süren ödemle karşılaşmayı da sona erdirmiştir ve bu teknoloji ile birlikte hastaların memnuniyet oranları daha da artmıştır.
Şakak dolguları ve alın dolguları da yaşlanma belirtilerinde çok beautification amacıyla tercih ettiğimiz uygulamalar olup bu bölgelerin şekillendirilmesi ile özellikle genç hastalarda özgüveni arttırmak ve ufak kusurları düzeltmek mümkün olmaktadır. Son olarak da çapraz bağlı olan ve olmayan ürünlerin kokteyl dolgularını kullanarak hastalarımın cilt kalitesini arttırıp tazelenmiş, dinç bir görünüm kazanmak amacıyla uygulamaktayım. Bu ürünlerde ki yüksek sus tutma kapasitesi nedeniyle cilt nemlendirilmesini arttırabilmekte özellikle hacim istemeyen dudaklarda kuruluğun azaltılması ile daha sağlıklı ve çekici dudaklar elde edebilmekteyim.
Op.Dr. Bora ÖZEL
Plastik,Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi