Çamlıca Çocuk Akademi ve Yıldız Teknik Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen Etkili Öğretmen Etkili Çocuk konulu I. Okul Öncesi Eğitim Sempozyumu’nda konuşan Prof. Dr. Haluk Yavuzer, çocuğun oyun sayesinde özgür olduğu, iç dünyasını yalın ve doğal bir biçimde kendiliğinden dile getirdiğini belirtiyor.
Oyunun eğitici, gelişim, teşhisi ve terapatik (tedavi edici) olmak üzere dört önemli değerinin bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yavuzer, çocuk ve oyun hakkında şu bilgileri verdi:
OYUN DOĞUMLA BAŞLAR
“Bebeğin doğduğu andan itibaren oyun oynamaya başladığını öncelikle bilmenizi istiyorum. El parmakları, ayak parmakları, annesinin memesi onun için oyun ve ilk oyuncaklarıdır. Daha sonra biberon, emzik giriyor. Görme alanında beşiğinde yatarken hareket eden belli bir objeyi izliyor. Hele hele insanla nesnelerin farkedildiği üçüncü aydan itibaren belirgin görülüyor.
ÇOCUĞUYLA OYUN OYNAMAYAN ANNELER VAR
Sonucu düşünülmeden zevk almak amacıyla geliştirilen etkinliktir oyun. Aslında oyun gerçek dünyayla hayal dünyası arasındaki köprüdür. Çocuğuyla oyun oynaması konusunda bile benimle pazarlık eden anne çok. Bir anne telefon ediyor, ’Hocam bakıcısına anne diyor bana demiyor, ne yapabilirim? Çok kızıyorum bakıcısına.’ Kızmanıza gerek yok dedim. Siz bakıcısının yaptıklarını yapabilecek misiniz sabırla? Birlikte yemek yedirebilecek misiniz, oyun oynayabilecek misiniz keyifle? Uykuya birlikte gidecek misiniz? Banyosunu yaptıracak mısınız? Birkaç ay sonra telefon geldi; ’Hocam bana anne demeye başladı.’
Bu arada annenin sevgiyle çocuğa yaklaşıyor olması güvenli bağlanmanın temelini oluşturuyor. İhtiyaçlarının ağlama yoluyla anneye iletilmesi durumunda kodu doğru çözen; ağrı mı, açlık mı, sohbet mi ağlama türünü belirleyen annenin o ihtiyacı karşılaması yeni doğanın anneye güvenmesini ve güvenli bağlanmanın temelini oluşturuyor. Güvenli bağlanan çocuk ana okuluna başladığı zaman insanlar arası ilişkilerde olumlu işbirliğine açık, oyun kuran pozitif bir çocuk oluyor.
Güvensiz bağlanma yani istismar ve ihmal durumunda, yani çocuğu bakıcıya bırakan annenin durumunda, yani çocuğun doğru kodunu çözemeyen ve ihtiyacını karşılayamayan anne durumunda çocuk insanlar arası ilişki açısından şanssız oluyor. Anaokulunda doyumlu, huzurlu işbirliğine yatkın bir sosyal gelişim göstermiyor.
ÇOCUK OYUN YOLUYLA KENDİNİ TANIMAYI ÖĞRENİR
Çocuk arkadaşlarıyla oynarken ben ve başkası kavramlarının bilincine varır. Kendi artılarını eksilerini, arkadaşının artılarını ve eksilerini görür. Oyun çocuğun birikmiş enerjisinin toplumsal yolla boşaltmasına fırsat kazandırır ve duygusal bir doyum sağlar.
OYUN KURALANINI ÖĞRENEN ÇOCUK AHLAK KURALINI ÖĞRENİR
Oyun çocuğun kas sistemini geliştiriyor. Bedensel gelişimi sağlıyor. Arkadaşlarıyla oynama ortamında işbirliğini sağlıyor ve kuralları öğretiyor. Dolayısıyla sosyal gelişimi sağlıyor. Renk sayı boyut kavramlarının bilincine varıyor. Kurallı oyunda oyun kuralını öğrenen çocuk yarın ahlak kuralını öğreniyor. O halde oyunun bedensel ve sosyal gelişim değeri var. Oyunun eğitim değeri var.
OYUN TEDAVİ EDİCİDİR
Oyun terepatik (tedavi edici) bir değere sahiptir. Oyuncaklarıyla oynarken dramatik oyunda çocuk, kıskandığı kardeşini boğar, kardeşi rolündeki bebeği boğar ya da seyahate gönderir. Reel hayatta yapamadığını fantezilerinde oyun ortamında yapar. Bunun adı arınmadır, duygusal arınmadır. Terapatik değerinin çok büyük olduğunu söylemeye çalışıyorum. En derin duygu ve düşüncelerine ifade olanağı buluyor çocuk. Böylelikle sorunlarını kendi başına çözebiliyor.
DOĞAL OYUN MALZEMESİ KULLANIN
Özellikle vurgu yapıyorum doğal oyun malzemesi son derece önemlidir. Su, kum, kil… Aşırı hareketli çocuk suyla oynarken rahatlıyor. Sakinleşiyor. İçe dönük olan bir çocuk suyla oynarken normalleşiyor rahatlıyor. 2.5 yaşındaki torunumla onun oyuncak hayvanlarını birlikte yıkıyoruz. Çok keyifle oraya konsantre oluyor. Dikkatini yoğunlaştırabiliyor. Suyla hayvanları yıkarken dede de onun gibi çömelmiş durumda, bağdaş kurmuş durumda.
Çocuğunuzla yüzyüze iletişim ve göz kontağı kurun. 3 aylık bebek tepeden gülümseyen anneye cevap verir gülümseyerek. Bunlar yüzyüze iletişimle mümkün. Su ve kumla oynarken göz el koordinasyonunun gelişmesi mümkün oluyor.
SEN OYUN YAŞINI ÇOKTAN GEÇTİN DEMEYİN
Çocuğun iç dünyasındaki bastırılmış birtakım duyguların dışa vurulduğunu oyun ortamında görüyoruz. Artık üniformalı oldu, önlük giydi benim çocuğum okula gidiyor oyun dönemi bitmiştir yok! Ben 72 yaşındayım benim için hala oyun var. Dün koşuyorduk bugün yürüyoruz. Satranç da oyun, her şey oyun. Dolayısıyla okul oyunu engelleyen bir kurum değil tam tersi sistemli bir biçimde farklı oyunları sunan bir kurum.
KIZ ÇOCUKLARI ANAOKULUNDA PANTOLON GİYMESİN
Çocuk 3-5 yaş arasında cinsel gelişimle ilgili bilgi sahibi oluyor. Cinselliğinin bilincine varıyor. Bu nedenle ben ana okulunda kız çocuğa cinsel farkındalığı yaşatmak için kız çocuklarının pantolon giymesini istemiyorum.
ÇOCUK, OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE YARATICILIĞINI ORTAYA KOYAR
Anaokulu çocuğa bilgi kazandırmaktan çok onda var olan yeteneklerin gelişmesine sebep olur. Öğretmen onu tanıyarak gizil yetileri ortaya koymalıdır. Öğretmen öğretmekten çok bol malzemeyle oynamasını sağlamalıdır. Tek yöntem oyun. Çocuk merkezli eğitimden söz ediyorum, yaparak yaşayarak öğrenmeden söz ediyorum. Bu dönem çocuğu için insanların ve kavramların farkedilme ve anlaşılma yöntemi oyun. O halde tüm etkinlikler oyun yoluyla verilmelidir. Tek yöntem var oyun. Okul öncesi eğitim kurumu, en iyi örgütlenmiş oyun kurumudur.
Okul öncesi öğretmeni gün boyu sekiz saat çocukla başbaşadır. En iyi oyun terapisi ortamındadır. Büyük bir şanstır bu. Hangi çocuğun tek başına oynadığını, hangi çocuğun arkadaşlarıyla oynadığını, hangisinin oyun kurduğunu, hangisinin oyun bozduğunu, hangisinin ortak ilgilerde buluştuğunu en iyi gören okul öncesi öğretmenleridir. O halde teşhisi değeri çocuğu tanıma açısından, onun kişilik özelliklerini bilmek açısından önemlidir.
Milli Eğitim şuralarında yıllarca dile getirdiğim konu, okul öncesi eğitim her çocuğun ihtiyacıdır en az bir yıl. 3-6 yaş dönemi okul öncesi çocuğuna, en iyi örgütlenmiş oyun kurumunda ihtiyacı olan ortamı hazırlar. Okul öncesi eğitim ortamında çocuğun yaratıcılığını ortaya koyduğunu görüyoruz.
HER EVLENEN ÇOCUK SAHİBİ OLMASIN
Çocuk sahibi olmak isteyenler çocuk sahibi olsun. Her evlenen çocuk sahibi olmasın. Evlendikten sonra durup bir düşünün. Bu insan benim çocuğumun annesi ya da babası olmaya uygun ve layık bir insan mı ona göre çocuk sahibi olun. Rastgele evliliklerin üzerinde rastgele çocuklar hızla tırmanan boşanmaları getiriyor. Ardından hızla tırmanan sorunları getiriyor.”