Tasavvuf türünde yeni bir kitap daha giriyor dünyamıza bu ay.
Mecit Ömür Öztürk imzalı Dervişin Teselli Koleksiyonu, geçtiğimiz günlerde Hayykitap’tan çıktı. Birçok yerde köşe yazarlığı yapan, Felsefe mezunu yazar; aynı zamanda kırk üyenin katılımıyla, her ay farklı sosyal bilim dalında kırk kitabın özetlenerek kritik edildiği Kitap Meclisi çalışmasının da hem kuruculuğunu hem de dört yıl boyunca koordinatörlüğünü üstlenmiş bir isim.
344 sayfadan oluşan yeni kitabında yazar, kederli günlerden geçen bir dervişin rüya alemi ile giriş yapıyor. Dervişin gördüğü şey mucizevîdir; peygamberler, veliler, âlimler ve filozoflar bir halka şeklinde oturmakta ve anlaşıldığı kadarıyla birini beklemektedirler. Derviş de onlarla birlikte beklemeye durur ancak asıl misafirin kendisi olduğunu anlaması uzun sürmez. Halkanın ortasında kendisine gösterilen yere oturur ve her kederine bir teselli verecek olan bu nurani meclisi dinlemeye koyulur.
Halkanın bir tarafında Abdulkadir Geylani’den Yunus Emre’ye, İmam Gazali’den Mevlana’ya ve İbn Arabi’ye birçok gönül doktoru… Halkanın diğer tarafında Sokrates, Hegel, Kant, Kierkegaard, Spinoza ve Schopenhauer gibi hikmet âşıkları… Halkanın bir başka yanında ise Geothe’den Cibran’a, Tanpınar’dan Dostoyevski’ye, Sadi Şirazi’den Rilke’ye ve Proust’a acılarını kelimelerin büyülü dünyasında dindirmeye uğraşan kalem erbabı…
Bu teselli halkası öylesine geniştir ki, dindiremeyeceği keder, zayıflatamayacağı acı, sevdiremeyeceği dert yok gibi gözükmektedir. Sözler sözleri, anlatımlar anlatımları, teselliler tesellileri takip eder. Derviş uyandığında yalnızca güneş doğmamıştır, kendi içsel karanlıklarından da aydınlığa çıkmıştır.
Dervişin Teselli Koleksiyonu doğunun ve batının binlerce yılda oluşturduğu teselli birikimini yaralı gönüllere cömertçe ulaştıran bir çalışma. Teselliden kasıt zihnin düşünceler yoluyla uyuşturulması değil, bilakis acı karşısında uyumayı seçen zihnin uyandırılması…