20.yüzyılın başlarında belirmiş ve sanatsal akımların içinde deneysel tavırları ile alışılagelmişin prangasından kurtulup farklı bir yenilikçiliği hedeflemiştir. Disiplinleri sıkıcı bulmuş, nizami hal ve yönelimlere set çekip kendi bağımsızlığının peşine düşmüştür. Tek hayali ise yaşam ve sanatın arınmış birlikteliğidir.


Bence avangart akımın insanları etkileyen tarafı, cesur ve sıra dışı olan tavrıdır. Ne de olsa her insanın içinde cesarete karşı bir heyecan yatar. Peki bu cesaretli ve tiyatral havayı yaşam alanlarımıza nasıl davet edeceğiz bir bakalım. Öncelikle koltuğunuza rahatça oturun, çünkü kısa ve deneysel bir oyun olacak.


Sadece hayal edin, aklınızın içinde olmak istediğiniz sahneyi ve oynamak istediğiniz rolü tasarlayın. Hoşlandığınız obje ve mobilyaları bir araya getirip onlarla farklı senaryolar yazabilirsiniz, eski-yeni tezatlığını rahatlıkla sahneleyebilirsiniz. Renklerin mekanlardaki iktidarından hiç çekinmeyin, onlar filarmoni orkestrası gibidir. Klasik abartılı mobilyalarınızı değiştirmek yerine onlara ait olan rolleri geri verip belki yanlarına modern bir konsol, geniş ahşap bir yemek masası ya da mermer bir orta sehpa gibi rol arkadaşları atayabilirsiniz.
Kontrast yaratacak sıra dışı başka figüran objeler ile oyunculuğundan emin olduğunuz renkli aksesuarlar kullanabilir hatta mekan perspektifindeki derinlik hissini güçlendirecek tonda zıt renkleri sahne duvarlarınızda kullanabilirsiniz. Renklerin tonlanmış hallerinden ziyade öz hallerini sergilemeniz daha etkili olacaktır. Örneğin ultramarine mavi, carmen kırmızı, citron sarı, violet gibi renkli oyuncuları, dilerseniz altın ve gümüş varaklı parlak oyuncular ile birlikte fazla yormadan kullanabilirsiniz. Bunun yanı sıra yerleri süpüren kadife perde ve kumaşlar ile modern heykel veya resimler dekorunuzda vurucu etkiler yaratabilir. Ayrıca bir sahnenin önemli emekçileridir ışıkçılar; bu yüzden aydınlatma konusunda klasik avizelere başvurabilir ya da tam tersi modern, fakat alışılmışın dışında aydınlatma armatürleri seçebilir, arada bölgesel aydınlatmalarla sıcak ve keyifli ambiyanslar yakalayabilirsiniz.



Unutmayın bu yolculukta zincirleri kırıyoruz; kendinizi bir oyuncu, yaşam alanınızı ise tiyatral bir sahne gibi düşünün, neyi bir araya getirmek istiyorsanız zevkiniz doğrultusunda kendi sahnenizi kendiniz yaratın. Nasıl olsa avangart; mizahı seven, kural dışı bir mübalağa sanatçısıdır. Tek tavsiyem estetik keyfinizi ve fonksiyonel konforunuzu zorlamayacak şekilde ilerlemeniz olacak. Burada asıl amacımız yaşamın kurumsallaşmış ve sistematik zorlu koşullarından uzak, samimi, keyifli ve belki biraz da mizahi yaşam alanları yaratmaktır.

Son olarak yazımı, avangart kuramın öncüsü olan Peter Bürger’in birçok konuda feyz alabileceğimiz bir sloganıyla bitirmek isterim: ’’Sanat ancak kendi kurumuna tutsaklığından özgürleşerek hayatı ele geçirebilir.’’
Geçmişe bağlı, yeniliklere açık bir yaşam dileğiyle. Sevgiyle kalın…